Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2014/10987 E. 2016/971 K. 11.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10987
KARAR NO : 2016/971
KARAR TARİHİ : 11.02.2016

Tebliğname No : 11 – 2013/24999
MAHKEMESİ : İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2012/474 (E) ve 2012/816 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, başkasının kimlik bilgilerini kullanmak

I. Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme karşı sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine;ancak:
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.06.2013 gün 2013/8-151/304 sayılı ilamında açıklandığı üzere, birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması halinde bunlardan en ağırının esas alınması gerektiği cihetle, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 1994/72-402 sayılı ilamının, tekerrüre esas alınan İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesinin ilamından daha ağır hükümlülük içerdiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Yasa’nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından TCK.nun 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm tümden çıkartılarak, yerlerine ”Sanığın, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 1994/72-402 sayılı ilamı ile 20 yıl ağır hapis cezasına ilişkin geçmiş hükümlülüğünün tekerrüre esas olduğu anlaşılmakla, TCK.nun 58/6-7. maddeleri uyarınca verilen cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ancak aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek, 1412 sayılı CMUK’nun 326/son ve 5275 sayılı Yasanın 108/2. maddeleri gereğince koşullu salıverilmeye eklenecek sürenin, hatalı uygulama sonucu hükümde gösterilen ilam nedeniyle koşullu salıverilmeye eklenecek süreden fazla olmayacağı hususunun infaz aşamasında gözetilmesine,
II. Başkasının kimlik bilgilerini kullanma suçundan kurulan hükme karşı sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
1. TCK’nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK’nun 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
TCK’nun 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
Buna göre; Kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün infazı için çıkartılan yakalama kararı ile aranan ve yapılan araştırma sonucunda kendisine ulaşılan sanığın, 11.04.2012 tarihinde yakalandığında, sahte kimlik ibraz etmek suretiyle kendisini U.. Ş.. olarak tanıttığı, kolluk görevlilerinin sanığı araştırmak amacıyla polis merkezine götürüp burada gerçek kimlik bilgisinin tespit edilmesi üzerine yakalama tutanağını gerçek kimlik bilgilerine göre düzenledikleri olayda, yukarıda da açıklandığı üzere, “başkasının kimlik bilgilerini kullanmak” ve “memura yalan beyanda bulunmak” suçlarının unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2. Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.