Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/9335 E. 2015/30801 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9335
KARAR NO : 2015/30801
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2011/288062
MAHKEMESİ : Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/07/2011
NUMARASI : 2007/251 (E) ve 2011/306 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık

I-Sanık S.. G.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik ….. vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Sahtecilik suçlarında mağdurun, suçun maddi unsurunun hedef aldığı kişi olup, suça konu motorlu araç tescil belgesinin sahte olarak düzenlenmesi nedeniyle sanığa yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçundan doğrudan zarar görmeyen şikayetçi …. kamu davasına katılma hakkı bulunmadığı ve usulsüz verilmesinden dolayı hukuken geçersiz olan katılma kararının hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceği cihetle; şikayetçi adına vekilinin vaki temyiz isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Sanık S.. G.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz talebinin incelenmesinde ise;
Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK’nun 58. maddesinin uygulanmaması Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/04/2014 tarih, 2013/8-120 Esas ve 2014/209 Karar sayılı ilamı uyarınca aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, Menemen adli emanetinin 2007/177 sırasına kayıtlı suça konu belge hakkında mahallinde her zaman bir karar verilmesi olanaklı görülmüştür.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre yalnızca sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye, 1. fıkrasında yer alan diğer hak yoksunluklarının ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı Yasanın 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılarak yerine, “sanığın, TCK’nun 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkranın diğer bentlerinde yazılı haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-Sanık S.. G.. hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz talebinin incelenmesine gelince;
1-Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin, bir kişiyi kandırabilecek nitelikte hile ve desiselerle hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisi veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağı ortadan kaldırılmalıdır. Desise ise maddi nitelikteki fiil ve hareketlerle mağduru hataya düşürmek için kullanılan aldatıcı vasıtalardır. Kullanılan hile ve desiseler ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Somut olayda, sanığın kendisini avukat olarak tanıtıp … plaka sayılı aracı, araç üzerinde satışa engel hacizler bulunmasına rağmen katılana sattığı ve 6000 TL peşinat aldığı, ancak satış esnasında aracın satışa engel durumunu gizleyici herhangi bir sahte belge kullanmadığı, belgeyi satış gerçekleştikten sonra kullandığı, sanığın kendisini avukat olarak tanıtmasının ise araç satışı yönünden hile olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla dolandırıcılık suçunun unsuru olan aldatma ögesinin gerçekleşmediği anlaşılmakla, sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyete hükmolunması,
2-Kabule göre de;
a-Temel ceza belirlenirken hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,
b-5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre yalnızca sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye, 1. fıkrasında yer alan diğer hak yoksunluklarının ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.