Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/6847 E. 2015/30561 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6847
KARAR NO : 2015/30561
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2011/174333
MAHKEMESİ : Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2010
NUMARASI : 2010/178 (E) ve 2010/758 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik

1- Reklam ajansı sahibi olan sanık Z.. K..’nin kendi çocuklarıyla birlikte, diğer sanıkların yaşı küçük çocukları için, gerçekte çalışmadıkları halde çalışmış gibi işe giriş bildirgeleri düzenlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda, Z.. K..’nin, çocukları iş yeri için hazırladığı katalog çekimlerinde çalıştırdığını savunması, diğer sanıkların da bu savunmayı doğrulamaları karşısında, Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu raporunda, çocukların sigortalı olarak bildirildiği döneme ilişkin fiili bir tespitin yapılmamış olması, fiili çalışma olmadığının dayanağı olarak Z.. K..’nin, an itibariyle ve öncesinde hiç sigortalı çalıştırmadığına dair beyanı ile, çocuklarıyla arasında iş akdi olamayacağı ve 4857 sayılı İş Kanunu ile İstihdama Kabulde 138 sayılı Asgari Yaş Sözleşmesi’ne göre, belli bir yaşın altında kalan çocukların işçi olarak çalıştırılamayacağı ve sigortalı yapılamayacağı gerekçelerine dayanılmış ise de; kovuşturma aşamasında, sorulan soruyu yanlış anladığı için sigortalı çalıştırmadığını ifade eden Z.. K..’nin kontrol memurunun raporundaki beyanının 5271 sayılı CMK.nun 148/4. maddesine kıyasen hükme esas alınamayacağı gibi, dosya kapsamına göre çocukların fiilen çalıştıkları yönündeki sanık savunmalarının aksinin ispat edilememiş olması; belli bir yaşın altındaki çocukların hukuken sigortalı yapılamayacaklarının SGK tarafından kabul edilmiş olması halinde ise, suça konu belgelerin iğfal kabiliyetinin bulunmayacağı gözetilmeden, sanıkların beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 E, 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK.nun “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa
uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağınının kabulü gerekeceği de gözetilerek açıklanan ilkeler doğtultusunda, sanıklardan Z.. K..’un atılı suça konu işe giriş bildirgelerini katılan kuruma birbirine yakın farklı tarihlerde verdiğinin iddia olunması karşısında sübutu halinde eyleminin zincirleme şekilde özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,
b. Lehe hükümlerin uygulanması yönünde talebi bulunan sanıklar C.. G.., V.. K.., N.. K.., Z.. K.., H.. Ö.., M.. K.. ve M.. B.. hakkında TCK’nun 50. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
Yasaya aykırı, katılan vekili, sanıklar C.. G.., V.. K.., N.. K.., M.. K.., M.. B.. müdafileri ile N.. Ç.. ve H.. A..’un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.