Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/5489 E. 2015/29497 K. 12.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5489
KARAR NO : 2015/29497
KARAR TARİHİ : 12.10.2015

Tebliğname No : 11 – 2011/122905
MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2010
NUMARASI : 2010/340 (E) ve 2010/835 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan ve kovuşturma evresinde katılma istemi reddedilen şikayetçi … Elektrik Dağıtım A.Ş. adına vekilinin 5271 sayılı CMK’nun 260/1. madde ve fıkrası uyarınca yasa yollarına başvurma hakkı bulunduğu cihetle; mahkemenin 12.07.2010 tarihli katılma talebinin reddine ilişkin ara kararı kaldırılıp, CMK’nun 237/2. maddesi uyarınca şikayetçi şirketin davaya katılan, Av. B.. A..’in de katılan vekili olarak kabulüyle, aralarında şahsi ve hukuki irtibat bulunan Dairemizin 2015/6792 esasına kaydedilen İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/92 esas 2011/154 karar sayılı dava dosyası ve bu dosyanın birlikte incelenmesi sonunda;
1- Sanıklar M.. Ş.. Ö.. ve Ş.. Ö.. hakkında kaçak yapılarına elektrik bağlatmak amacıyla sahte yapı ruhsatı düzenleyip … Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye sunduklarından bahisle açılan kamu davasında, sanıkların ısrarla “söz konusu belgeyi kendilerinin düzenlemediklerini, tanık olarak dinlenen S.. K.. ve Ö.. A..’ın düzenlemiş olabileceklerini, elektrik işini tüm yönleriyle bu iki tanığın üstlendiğini” beyan etmeleri, tanıklar Süleyman ve Ömür hakkında aynı sahte yapı ruhsatı ile ilgili olarak İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/92 esas 2011/154 karar sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik suçundan yargılama yapılmış olması karşısında fiili ve hukuki irtibat nedeniyle bu iki dava birleştirilerek dört sanık yönünden suçun sübutu ile iştirak iradelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekirken ayrı ayrı yargılamaya devam edilmiş olması, 28.08.2009 tarihinde katılan şirketin Bornova Belediye Başkanlığı’na yazdığı cevabi yazıda “abonelik kaydı için Ş.. Ö.. ve Ş.. Ö..’ın söz konusu yapı ruhsatı ile müracaat ettiklerini” bildirmesine rağmen sanıklar müdafiinin aksi yöndeki iddiası ve kamera kayıtlarının incelenmesi talebi karşısında herhangi bir gerekçeye dayanılmadan talebin reddine karar verilmiş olması, ilgili şirketten söz konusu sahte belgeyi kim veya kimlerin şirkete sunduğu sorulmadan, belgeleri teslim alan görevliler tanık sıfatı ile dinlenilmeden, kamera kayıtları incelenmeden karar verilmesi, 23.07.2010 tarihli Dr. M.. E..’e ait bilirkişi raporunda sadece sanıklar M.. Ş.. ile Şefik’in imza, yazı ve rakam örnekleri ile suça konu sahte fotokopi belgedeki imza, yazı ve rakam örnekleri arasında inceleme yapılmış olması, her iki dosyanın birleştirilmesi sonrasında söz konusu belgedeki yazı, rakam ve imzaların tanık D.. A..’un imzası da dahil olmak üzere dört sanığa aidiyeti konusunda ayrıntılı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinin gözetilmemesi, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belge aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, denetime imkan verecek şekilde aslının dosya içine konulması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi,
Kabule göre de;
2- Sanıkların yargılama sürecinde göstermiş oldukları pişmanlık nedeniyle tekrar suç işlemeyeceği konusunda olumlu bir kaanat oluştuğundan hapis cezalarının koşulsuz olarak ertelenmesine karar verildiği halde, sanıkların bir daha suç işlemeyeceği
konusunda kanaat hasıl olmayışı göz önüne alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilerek çelişkiye düşülmesi,
3- Mahkum olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı maddenin 1. fıkrasının c bendindeki hak yoksunluğunun
uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanıklar müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, 12.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.