YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3575
KARAR NO : 2015/21099
KARAR TARİHİ : 18.02.2015
Tebliğname No : 11 – 2010/301266
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 23. (Üsküdar 3) Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/05/2010
NUMARASI : 2008/602 (E) ve 2010/318 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, sahte plaka kullanmak ve suça konu olan eşyanın satın alınması
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Resmi evrakta sahtecilik suçlarının konusunu oluşturan belgenin, taşınabilen bir şey üzerine yazılıp da hukuki hüküm ifade eden, bir olayı kanıtlamaya yarayan, üzerinde yazıların bulunduğu nesne olduğu, 5237 sayılı TCK’nun 204. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, belgenin varlığının kabulü için yazılı kağıdın bulunmasının zorunlu olmadığı, bir metal levha üzerine yazı yazılması halinde de diğer unsurların varlığı durumunda, belgeden söz edilebileceği, bu bakımdan araç plakalarının da resmi belge olarak kabulü gerekeceğinin vurgulanması karşısında, olay tarihinde ele geçirilen sahte tescil belgesi ile plakaların TCK.nun 204/1. maddesi kapsamında resmi belge niteliğinde bulunduğu, tescil belgesi ve plakalar üzerindeki mühürlerin resmi belgenin zorunlu unsuru olup fikri içtima kuralları gereğince sadece resmi belgede sahtecilik suçunun işlendiğinin kabulünde zorunluluk bulunup ayrıca mühürde sahtecilik suçundan ceza verilemeyeceği gibi sanığın olay tarihinde kullandığı çalıntı araç üzerinde aynı anda ele geçirilen suç konusu sahte belgeler ve plakalar nedeniyle tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması gerektiği ve aynı araca ait birden fazla sahte belge düzenlenip kullanılmış olması olgusunun 5237 sayılı TCK.nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınabileceği gözetilmeden, sahte belgeler ve bu belgelerde sahte mühür kullanılmasından dolayı resmi belgede sahtecilik ve mühürde sahtecilik suçlarından ayrı ayrı cezaya hükmolunması,
2- 5237 sayılı TCK’nun 51/3. maddesi uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında denetim süresi belirlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi;
3- Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1 ve 3. fıkralarında yazılı hak yoksunluğunun uygulanmasına karar verilmemesi,
4- Sanık hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde sayılan nesnel (objektif) ve öznel koşulların değerlendirilip buna ilişkin gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 gün ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nun 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan, zarar kavramının kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, suça konu sahte plaka ve araç tescil belgesinin kullanılması eyleminde ne gibi bir zararın oluştuğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan ve tekrar suç işlemeyeceği konusunda kanaat oluştuğu” gerekçesiyle cezası ertelenen sanık hakkında yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.