Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/26708 E. 2014/12405 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26708
KARAR NO : 2014/12405
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2012/254762
MAHKEMESİ : Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/06/2012
NUMARASI : 2011/167 (E) ve 2012/1420 (K)
SUÇ : Mühür bozma

1-TCK’nun 203. maddesi, esasta birşeyin saklanmasını veya varlığının olduğu gibi muhafazasını sağlamak üzere, kanunun veya yetkili makamların emrine uyularak konulmuş mührün kaldırılmasını cezalandırmaktadır. Burada mühürleme işleminin amacı Devlet yönetiminin bir şeyi koruma altına alma ve başkalarının tasarrufunu önleme iradesinin konulan mühürle açıklanması olup, bu iradeyi etkisiz duruma getirerek onu ihlal eden herhangi bir eylem gerçekleştiği takdirde suç işlenmiş olacaktır. Bu nedenle, yasaya uygun biçimde konulan bir mührün varlığı, mühür bozma suçunun ön koşuludur.
Dosyada yer alan olay yeri tespit ve savcı görüşme tutanakları ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce Küçükçekmece Başsavcılığı’na yazılan 30.11.2010 tarihli yazı içeriğinden suça konu yerde mühürleme işleminin yapılıp yapılmadığının anlaşılamaması karşısında; öncelikle usulüne uygun mühürleme işlemi yaplıp yapılmadığının araştırılıp buna ilişkin mühürleme tutanaklarının getirtilmesi, tutanak tanıklarının dinlenmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2-UYAP ortamında yapılan araştırma sonucunda sanık hakkında 12.11.2010 tarihli mühür bozma eyleminden dolayı 19/01/2011 tarihli iddianameyle dava açılıp beraatle sonuçlanan Küçükçekmece 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/79 esas sayılı dosyasının bulunduğu, yine dosya arasındaki tutanak içeriklerine göre aynı yer ile ilgili farklı zamanlarda işlem yapıldığının anlaşılması karşısında mükerrrer dava bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla suça konu yer ile ilgili açılmış başka kamu davalarının bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucuna göre işlem yapılmaması,
Kabulüne göre de;
3- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 gün ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK.nun 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan, zarar kavramının kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, dosyaya yansıyan somut bir zararın da olmadığı dikkate alındığında; adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında ertelemeye göre daha lehe olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin yasanın aradığı objektif ve subjektif şartlar karar yerinde tartışılmadan “Yasal koşullar oluşmadığından” şeklindeki yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.