Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/26627 E. 2015/31551 K. 03.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26627
KARAR NO : 2015/31551
KARAR TARİHİ : 03.12.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/231556
MAHKEMESİ : Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/04/2012
NUMARASI : 2011/300 (E) ve 2012/190 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

I- Sanık A.. Ç.. hakkında verilen kararlara karşı yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
UYAP kanalı ile mernis üzerinden alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğine göre; sanığın, hükümden sonra 31.12.2013 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından 5237 sayılı TCK’nun 64. maddesi uyarınca kamu davasının düşürülmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, II- Sanık M.. K.. hakkında verilen kararlara karşı yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın bir adedi kendisine, 9 adedi de temyiz dışı sanıklara ait olan toplam 10 adet aracın trafik tescil belgelerine sahte muayene işlemlerini yaptırdığı iddia ve kabul olunan olayda; ayrıntıları Dairemizin 2013/2234 E, 2015/824 K sayılı ilamında açıklandığı üzere, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.12.2013 gün ve 1475-577, 30.05.2006 gün ve 173/145, 13.10.1998 gün 305/304, 20.03.1995 gün ve 48/68 ile 02.03.1987 gün ve 341/84 sayılı kararlarında, “aynı suç işleme kararından” yasanın aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, bu plan çerçevesinde hareket etmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm bu hareketleri arasında subjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması, aynı suç işleme kararının varlığının, olaysal olarak suçun işlenmesindeki özellikler, suçun işleniş biçimi, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, mağdurların farklı olup olmadıkları, ihlal edilen değer ve yarar ile korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi ile tüm özelliklerinin değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği, suçların işlenme tarihleri arasında az veya çok bir zaman aralığı bulunması, suç mağdurlarının birden fazla olması halinde teselsülü reddetmenin adalet ve hakkaniyete uygun bulunmayacağının belirtilmesi ve sahtecilik suçlarında suçun mağdurunun genel anlamda kamu güveni olup suçun işlenmesiyle suçtan zarar gören gerçek kişilerin sayısının fazla olmasının zincirleme suç hükümlerinin uygulanması koşullarını etkilemeyeceği cihetle, somut olayda, eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenip işlenmediği değerlendirilip, bu husus kararda açıklanıp tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde her fiilden ayrı ayrı hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; Sanığın sahte araç fenni muayenesi yapılmasını sağlamak suretiyle TCK.nun 37. maddesi uyarınca suça iştirak eden olduğu sabit olmasına rağmen, yardım eden sıfatıyla suça katıldığı kabul edilerek hakkında TCK’nun 39/2. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, yasaya aykırı;
3-5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.