Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/25585 E. 2014/11478 K. 11.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/25585
KARAR NO : 2014/11478
KARAR TARİHİ : 11.06.2014

Tebliğname No : 2 – 2013/204287
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 31.03.2009
NUMARASI : 2006/1167 (E) ve 2009/502 (K)
SUÇ : Mühür bozma

03.11.2006 günlü iddianameyle sanık hakkında ” hırsızlık ve mühür bozma” suçlarından kamu davalarının açıldığı, yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 31.03.2009 gün 2006/1167 Esas 2009/502 Karar nolu ilamıyla ” hırsızlık” ve “mühür bozma” suçlarından mahkumiyet kararları verildiği, anılan kararların sanık müdafii tarafından süresinde temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.12.2012 günlü iade kararı ile 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca sadece “hırsızlık suçu” ile ilgili olarak uyarlama yargılaması yapılması için dosyanın mahkemesine iade edildiği cihetle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iade kararından sonra mahkemece yapılan duruşma neticesinde sanık hakkında “mühür bozma” suçundan yeniden verilen 18.02.2013 gün 2012/867 Esas sayılı kararın hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanık müdafiinin “mühür bozma suçundan” 31.03.2009 günlü ilk karara yönelik yaptığı temyiz başvurusuna hasren yapılan incelemede gereği görüşüldü;
TCK’nun 203. maddesi, esasta bir şeyin saklanmasını veya varlığının olduğu gibi muhafazasını sağlamak üzere, kanunun veya yetkili makamların emrine uyularak konulmuş mührün kaldırılmasını cezalandırmaktadır. Burada kamu idaresinin veya yasa ile yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için eşyayı koruma altına alan ve başkalarının eşya üzerinde işlemde bulunmalarını önleyen iradesi, yasaya uygun olarak konulan bir mühürle açıklanmakta olup bu mührün açığa vurduğu iradeyi etkisiz hale getirerek onu ihlal eden herhangi bir eylem ile suç işlenmiş olmaktadır. Mühür bir işaret ve semboldür, o nedenle mührün maddi varlığına el sürülüp sürülmemesi suçun oluşmasına etkili değildir. Bu husus anılan maddede açıkça mührün konuluş amacına aykırı hareket etmek olarak belirtilmiştir. Zira, önemli olan mühürle sağlanmak istenen amacın engellenmesidir. Dolayısıyla bu amacı ihlal etmeyen bir eylem nedeniyle mühür bozma suçunun işlendiğinden de söz edilemeyecektir.
İnceleme konusu somut olaya gelince; sanığın işlettiği pansiyonda 20.10.2005 tarihinde görevli memurlarca yapılan incelemede, mühür kırılarak sayaç yerine çamaşır makinası hortumu bağlamak suretiyle kaçak su kullandığının tespit edilmesi nedeniyle sanık
hakkında mühür bozma suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açılmış ise de, suçun oluşması için usulüne uygun mühürleme işleminin yapılması gerektiği, gerçeğin şüpheye yer bırakmadan tespiti bakımından , yargılama konusu olaydan önceki tarihli sayacın katılan kurum görevlilerince mühürlendiğine dair belge aslı ya da örneği olup olmadığı araştırılıp varsa dosya içerisine alınarak, sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 11.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.