Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/25087 E. 2015/30526 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/25087
KARAR NO : 2015/30526
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/46122
MAHKEMESİ : İzmir (Kapatılan) 8. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/11/2011
NUMARASI : 2011/802 (E) ve 2011/1893 (K)
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan

5237 sayılı TCK’nun 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için sanığın öncelikle bir suç işleyip kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerekeceği cihetle, hakkında başka bir suç nedeni ile yakalama kararı bulunan sanığın yakalanmamak maksadıyla başkasına ait kimlik ya da kimlik bilgilerini kullanmaktan ibaret eyleminin iftira suçunu oluşturmayacağı anlaşılmakla tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
1- Olay tarihinde başka bir suçtan aranan sanık M.. A..’in Adnan … Hava Limanında eşini karşılayacağının polis tarafından öğrenilmesi ile tertibat alınarak yakalandığında görevli memurlara S.. K.. adına düzenlenmiş öğrenci kimlik belgesini ibraz etmek
sureti ile resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu işlediği iddia olunan kamu davasında, TCK’nun 206. maddesinde düzenlenen suçun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerektiği, ancak dosya içerisinde kolluk görevlilerince bu şekilde düzenlenmiş bir belge olmadığı anlaşılmakla, sanığın eyleminin Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesinde düzenlenen kabahati oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
“Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK’nun 206. maddesinde temel cezanın hapis veya adli para cezası şeklinde seçimlik olarak öngörülmesi karşısında, aynı Kanunun 50/2. maddesinde düzenlenen “hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse, bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez” hükmü karşısında, tercih ve tayin olunan hürriyeti bağlayıcı cezanın sonradan paraya çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanığın lehine
bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Yasanın 20/2-c maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 24/04/2011 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK’nun 322 ve Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan Kabahatler Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 04/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.