Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/22226 E. 2014/6721 K. 08.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/22226
KARAR NO : 2014/6721
KARAR TARİHİ : 08.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2012/208085
MAHKEMESİ : Manavgat 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2011
NUMARASI : 2011/194 (E) ve 2011/568 (K)
SUÇ : Mühür bozma

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
1- Kanun koyucu cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından, hakimin her olayın özelliğine ve failin kişiliğine göre gerekçesini göstererek, iki sınır arasında temel cezanın belirlenmesine olanak tanımıştır. 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi ile cezanın belirlenmesinde izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konmuştur. Buna göre, somut olayda ilgili suç tanımında belirlenen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken, cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmünde gösterilen ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt veya üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne gerilmek amaçlanmıştır.
Bir suçtan dolayı 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddede sayılan hususlar göz önünde bulundurularak ve somut gerekçeler tek tek belirtilmek suretiyle ilgili kanun maddesindeki cezanın alt ve üst sınırları arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bir çok kararında açıklandığı gibi, alt ve üst sınır arasındaki cezanın belirlenmesi yetkisi kullanılırken, TCK’nun 3. maddesinde yer alan orantılılık ilkesi gözetilmeli ve “adalet ve nasafet” kurallarına bağlı kalınmalı gerekçe suçun işleniş biçimi, yasaya aykırılık derecesi, tehlikenin ağırlığı, kastın yoğunluğu, suç nedenleri, sanığın geçmişi ve sosyal durumu, fiilden sonraki davranışları gibi ölçütler içinde dosya kapsamına uygun olmalı, takdirde yanılgıya ve zaafiyete düşülmemelidir.
18.01.2010 tarihinde yapılan mühürleme işleminden sonra 25.02.2011 tarihinde yapılan keşifte mührün kaldırıldığının tespit edilmesinden ibaret somut olayda, işlenen mühür bozma suçu neticesinde somut bir kamu zararının oluşmaması da dikkate alınarak sanık hakkında ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirecek bir sebep bulunmadığı halde, somut delillerle ilişkilendirmeksizin ve yeterli gerekçe gösterilmeden soyut gerekçelerle sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi,
2- 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından şartla salıverilme tarihine, kendi üst soyu ve diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.