Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/21917 E. 2015/1060 K. 02.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/21917
KARAR NO : 2015/1060
KARAR TARİHİ : 02.02.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/204503
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/05/2011
NUMARASI : 2009/1742 (E) ve 2011/186 (K)
SUÇ : Memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği

7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesi gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiği gözetilmeden, yoklukta verilen kararın vekil yerine asile tebliğ edilmesi nedeniyle sanık müdafiinin temyizinin öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilerek yapılan temyiz incelemesinde;
Resmi belgede sahtecilik suçuna konu çek aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içinde bulundurulduğu görülmekle tebliğnamede bozma isteyen (2) nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1- Sanığın, T. Oto Alım Satım Ser. Yed. Par. Tur. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. temsilcisi olmadığı ve adına çek keşide etme yetkisi bulunmadığı halde borcuna karşılık suça konu çeki düzenleyip katılan şirket yetkilisine vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunması, sanığın, keşideci şirket sahibi ve ortağı olduğunu, şirketi temsil etme ve adına çek keşide etme yetkisinin bulunduğunu, suça konu çeki de şirket adına düzenleyip katılana verdiğini ve belgenin sahte olmadığını savunması, ticaret sicil gazetesine göre keşideci şirket kurucuları ve ortaklarının sanık ile oğlu O. T. olduğunun anlaşılması karşısında ve ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği gibi rızanın açık veya zımni olabileceği cihetle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, ticaret sicil gazetesine göre keşideci şirket temsilcisi olduğu anlaşılan O. T.’in tanık olarak beyanı alınarak, sanığın şirket adına çek keşide etme yetkisinin bulunup bulunmadığı, bu konuda kendisi tarafından verilmiş bir vekaletname yada rızasının olup olmadığı ve sanığın suça konu çek dışında şirket adına daha önce benzer şekilde çek keşide edip etmediğinin sorulmasından sonra hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de; resmi belgede sahtecilik suçu için 765 sayılı TCK’nun 342/1. maddesinde öngörülen ceza 2 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası olup, 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası şeklinde sanık lehine düzenleme yapıldığı, 765 sayılı TCK’nun 29. maddesinde yer alan ölçütlerin 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesinde bu suçla ilgili olarak değişmediği, mahkemece temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak 2 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesindeki suç için öngörülen cezanın üst sınırının aşağı çekilmesi nedeniyle yasa koyucunun lehe yaptığı düzenleme dikkate alındığında 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesi ile tayin edilecek cezanın 765 sayılı TCK’nun 342/1. maddesine göre daha az olması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.02.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.