Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/20163 E. 2015/29517 K. 12.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/20163
KARAR NO : 2015/29517
KARAR TARİHİ : 12.10.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/163877
MAHKEMESİ : Alaplı Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2012
NUMARASI : 2011/110 (E) ve 2012/32 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık

1-) Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu’nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere kambiyo senetlerinde yapılan sahtekarlığın resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo
senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekir. Aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtekarlık yapılması halinde fiil, özel belgede sahtekarlık suçunu oluşturacaktır. Türk Ticaret Kanununun 688/6 ve 689/4. (suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 776 ve 777.) maddeleri uyarınca bonoda tanzim yerinin yazılı bulunması zorunludur, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bono tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun anılan kararında belirtildiği üzere düzenleme (keşide) yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek ve başka yerleşim yerlerini çağrıştırmayacak biçimde açık, net ve herkes tarafından anlaşılabilir şekilde gösterilmesi gerekir. Dosya içerisinde örneği bulunan suça konu bonoda açıkça düzenleme yeri belirtilmemiş, senedi düzenleyen ismi yanında da “Planlama Müdürlüğü” biçiminde bir adres gösterilmiştir. Bu adres hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde anlaşılabilir bir idari birim adını ifade etmemektedir. Bu itibarla, suça konu senedin bono vasfını taşımadığı cihetle, özel belge niteliğinde bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde “resmi belgede sahtecilik” suçundan hüküm kurulması,
2-) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün, 8/69 sayılı kararı ile buna uyumlu Daire kararlarında da açıklandığı üzere, önceden doğan bir borç nedeniyle sonradan senet düzenlenip verilmesi halinde, borç daha önce oluştuğundan senet ile
arasında nedensellik bağı bulunmayacağı, bu nedenle hile unsuru olarak kabul edilemeyeceği sanığın önceden doğmuş borcuna karşılık senedi verdiğinin kabulü karşısında “dolandırıcılık” suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı, sanık ile Cumhuriyet savcılarının itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 12.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.