Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/1924 E. 2014/22027 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1924
KARAR NO : 2014/22027
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/234741
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2010
NUMARASI : 2010/246 (E) ve 2010/449 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik

1- Müşteki adına dört adet sahte cep telefonu hattı sözleşmesi düzenlediği iddia olunan olayda sanığın suçlamayı kabul etmeyerek alt bayilerin düzenlemiş ve kendi kaşelerinin vurulmuş olduğunu ancak hangi alt bayinin düzenlediğini bilmediğini savunması, 08.02.2010 tarihli bilirkişi raporunda ise sözleşmelerdeki imzaların sanık ile müşteki eli ürünü olmadığının belirtilmesi, belgelerin iğfal kabiliyeti yönünden incelenmemiş olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belge asılları celp edilerek incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak verecek şekilde belge asıllarının dosya içine konulması ile, suç tarihinde sanığın şirketinin alt bayileri olup olmadığı, varsa savunmasında belirttiği gibi başkaca sözleşmeler düzenlenip düzenlenmediğinin tespitinden sonra, gerekçe de, iğfal kabiliyetinin varlığı ve eylemin ne şekilde gerçekleştiği somut delilleri ile ortaya konularak, suçun sübutu halinde hükümden sonra 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki “Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz” ve 5. fıkrasındaki “Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz” şeklindeki özel düzenleme de gözetilerek sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule ve uygulamaya göre;
Dört sahte abone sözleşmesi düzenlendiğinin iddia ve kabul olunması karşısında, 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesine göre ‘Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi’ durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olup; aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı cihetle, dosyada bulunan sözleşmelerin aynı tarihli olduğu anlaşılmakla, tek bir özel belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.