YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1726
KARAR NO : 2014/18425
KARAR TARİHİ : 05.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2012/291965
MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2012 (Asıl karar), 14/05/2012 (Ek karar)
NUMARASI : 2011/98 (E) ve 2012/97 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
6217 sayılı Yasa ile Değişik Harçlar Kanununun “Yargıtay ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularında temyiz harcı alınacağı”na ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olması nedeniyle tebliğnamedeki red isteyen düşünceye iştirak olunmamış, mahkemenin temyiz masraflarının yatırılmaması nedeniyle sanığın temyiz isteminin reddine ilişkin 14.05.2012 günlü ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;
Cumhuriyet Savcısının temyizinin resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik olduğu kabul edilmiştir.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık ile Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
1- Sanığın sahte nüfus cüzdanı ile oto satın alıp senet imzaladığının iddia edildiği olayda, sahte nüfus cüzdanının aslını kullanıp kullanmadığı belge aslının ele geçip geçmediği hususunun dosya kapsamından anlaşılamaması,dosya içersinde fotokopisinin mevcut olması ve sanığın 04.04.2012 günlü celsede sözkonusu nüfus cüzdanı nedeniyle ayrıca yargılanıp ceza aldığını beyan etmesi karşısında,belge aslı ile savunmada geçen hususlar araştırılarak belge aslının bulunması halinde,belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınarak, sahteliği iddia edilen suça konu nüfus cüzdanının celbi sağlanıp incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatma yeteneğinin ne şekilde oluştuğu karar yerinde tartışılıp açıklanması, denetime olanarak verecek şekilde dosya içine konulması,belgenin onaysız fotokopiden ibaret olduğunun anlaşılması durumunda ise hukuki sonuç doğurmayacağı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Sanığın kamu kurumu olan nüfus müdürlüğünün maddi varlıklarından sayılan sahte nüfus cüzdanı ile oto satın alıp senet imzalamak suretiyle 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği gözetilmeden nüfus cüzdanının nüfus idaresinden çıkartılmadığı şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Yargıtay İBK’nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ile Ceza Genel Kurulu’nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekir. Aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır. Dosya içinde bulunan suretlerine göre; suça konu senetlerin, Türk Ticaret Kanununda sayılan ve kambiyo niteliği taşıması için zorunlu olan unsurları ihtiva etmediği, bu anlamda; senetlerde “tanzim yerinin” bulunmadığı, senedi düzenleyenin ismi yanında yazılı adres bulunmadığı, keza “lehdarı yani kim ya da kimin emrine ödenecek ise onun adı ve soyadını” içermediği, gibi “tanzim tarihi”nin de bulunmadığı görülmekle, zorunlu olan tüm bu unsurları içermemesi nedeniyle bono vasfı taşımayan suça konu senetlerin, resmi belge niteliğinde olmayıp, özel belge hükmünde olduğu, yüklenen eylemin de ‘özel belgede sahtecilik’ suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde “resmi belgede sahtecilik” suçundan hüküm kurulması,
4- Sanığın tekerrüre esas alınan adli sicil kaydında yer alan hükümlülüğün 1 yıl 4 ay 10 gün hapis cezası olup 28.07.2005 tarihinde infaz edildiği, 5237 sayılı TCK’nun 58/2-b maddesi uyarınca infaz tarihinden itibaren -3- yıl sürenin geçtiği gözetilip adli sicil kaydında yer alan sair hükümlülüklerine ilişkin kararların kesinleşme ve infaz tarihlerini içeren onaylı örnekleri getirtilip incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken tekerrüre esas teşkil etmeyen hükümlülük esas alınarak TCK’nun 58. maddesinin uygulanması,
Yasaya aykırı, sanık ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 05.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.