Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/17105 E. 2015/31224 K. 25.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17105
KARAR NO : 2015/31224
KARAR TARİHİ : 25.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/128014
MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/02/2012
NUMARASI : 2011/551 (E) ve 2012/19 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, iftira

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine: ancak;
1) TCK’nun 268. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği veya
kimlik bilgilerini kullanması gerekmekte olup; 5237 sayılı TCK’nun 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 1.00 promil ve yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin bilimsel olarak kabulü gerektiği cihetle, somut olayda 2.23 promil alkollü olarak araç kullandığı sırada görevlilerce durdurulan sanığın kendisini şikayetçi C.. D.. olarak tanıtıp düzenlenen alkol raporu, tutanak, trafik idari para cezası karar tutanaklarını anılan isimle imzalaması şeklinde gerçekleşen olayda, adli mercilerce trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan işlem yapılmaması TCK’nun 268. maddesindeki suçun oluşumunu engellemeyeceği ve sanığın eyleminin bir bütün halinde başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeden ayrıca resmi belgede sahtecilik suçundan yazılı şekilde hüküm kurularak fazla ceza tayini,
2) Kabul ve uygulamaya göre de;
5237 sayılı TCK’nun 43. maddesinin uygulanabilmesi için “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” gerektiği, sanığın alkollü araç kullandığı sırada görevlilerce durdurulması üzerine
kendisini C.. D.. olarak tanıtarak, düzenlenen alkol raporu, tutanak, trafik idari para cezası karar tutanaklarını anılan isimle imzalaması şeklinde gelişen olayda belgelerin farklı tarihlerde olmayıp aynı anda düzenlenmesi karşısında, birden çok sahte belgenin düzenlenmesi/kullanılması olgusunun 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınabileceği gözetilmeden, zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı halde yazılı şekilde karar verilmesi,
3) 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 25.11.2015
gününde oybirliği ile karar verildi.