Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/1149 E. 2014/20025 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1149
KARAR NO : 2014/20025
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/28506
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 21. (Kadıköy 3.) Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/05/2010
NUMARASI : 2008/371 (E) ve 2010/507 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, iftira

UYAP üzerinden incelenen adli sicil kaydına göre daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı tekerrüre esas 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmiş olan sanık hakkında hükmolunan cezanın 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmesi ve aynı yasanın TCK’nun 58/7. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1-) TCK’nun 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
TCK’nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK’nun 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
Somut olayda; durumundan şüphelenilerek kimliği sorulduğunda, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan Y. G. adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını ibraz ederek kendisini bu isimle tanıtan sanık hakkında, ibraz edilen kimliğin sahteliğinden şüphe edilmesi nedeniyle 20.02.2008 tarihli olay tutanağının düzenlendiği, sanığın beyanı üzerine düzenlenmiş bir tutanağın bulunmadığı bu sebeple TCK’nun 206. maddesindeki suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gibi herhangi bir suç isnadı olmaksızın durumundan şüphelenilerek yakalanan sanığın sahte kimlik ibraz etmesinin, aynı Kanunun 267. maddesindeki suçu da oluşturmayacağı, eylemin bir bütün halinde “resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama yapılması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
A- 5237 sayılı TCK’nun 51/7. maddesinde “hükümlünün deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin” belirtilmesi karşısında; mahkemece “sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde hükmedilen cezanın TCK’nun 51/7. maddesi uyarınca aynen infazına” karar verilerek infazı kısıtlayacak şekilde hüküm tesisi,
B- 5237 sayılı TCK’nun 49/2. maddesindeki “hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır.” hükmü ile aynı Kanunun 53/4. maddesindeki “kısa süreli hapis cezası ertelenmiş….kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz” hükmü birlikte değerlendirildiğinde sanığa hükmolunan 1 yıl 8 hapis cezası kısa süreli olmadığından kazanılmış hakka konu olmayan 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.