Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/1096 E. 2014/20439 K. 28.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1096
KARAR NO : 2014/20439
KARAR TARİHİ : 28.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/7678
MAHKEMESİ : İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/02/2010
NUMARASI : 2009/237 (E) ve 2010/57 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik

1)Faturanın doğruluğunun ibraz edildiği sigorta şirketi tarafından mutaden araştırılıp araştırılmadığı sorularak araştırılmasının mutad olduğunun tespiti halinde araştırma sonunda belgenin sahteliğinin muhakkak ortaya çıkacak olması nedeniyle hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmayacağı cihetle yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı da dikkate alındığında, aldatma yeteneğinin ne şekilde oluştuğu karar yerinde tartışılıp açıklanmadan eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2)Müşteki M.. U.. kollukta”evinin sigortalı olduğunu 20.06.2006 günü evinde meydana gelen hırsızlık sırasında vestel marka 68 ekran televizyonunun da çalınması üzerine sigorta şirketine başvurduğunu çalınan mallarına ilişkin fatura ibraz etmesi gerektiğinin kendisine söylenildiğini, söz konusu televizyonu hırsızlık olayından yaklaşık bir buçuk iki sene önce Bornova izsunun orada bulunan spotçulardan aldığını, tam olarak aldığı dükkan ismini bilmediğini ancak aldığı kişinin bilgisayarında kayıtlı olduğunu buradan bakarak bulduğu 0538 353 6985 nolu hattı açanın kendisini B.. D.. olarak tanıttığını, bu şahsa durumu anlatması üzerine bu şahsın işyerine gelerek suça konu faturayı kendisine doldurduğunu daha sonra kaşeleyip imzaladıktan sonra kendisine verdiğini” Mahkemede ise ”sanığın kendi işyerine gelip oto yedek parçası alması nedeniyle 4,5 yıl önce tanıdığını, kendisine beyaz eşya alım satımı yaptığını söylediğini,o tarihte plazma televizyonlarının yeni çıktığını, kendisininde sanığa bu televizyondan almak istediğini söylediğini, bu şahsın araştırayım sana haber veririm dediğini daha sonra bu şahsın kendisini arayarak televizyonu bulduğunu söyleyerek evine söz konusu televizyonu getirdiğini, faturası ve kullanım klavuzu olmadığını, ancak sonradan verileceğinin kendisine söylenildiğini, bu sırada evinde hırsızlık olayının meydana geldiğini, sanığı aradığını sanığın işyerine gelerek söz konusu faturayı imzalayıp kendisine verdiği” yönündeki birbiriyle çelişen beyanları, faturadaki imzanın sanığın eli ürünü olmadığına ilişkin bilirkişi raporu, 07.05.2008 tarihinde kendisine sanığın resmi gösterildiğinde ”gösterilen resimde B.. D.. olarak belirtilen kişi bu kişiye çok benzemektedir, hatta bu kişi diyebilirim” yönündeki tespite göre; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi açısından; suça konu fatura üzerinde bulunan yazı, rakam ve imzaların M.. U..’un eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
3)Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesi gereğince 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.