Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2013/1025 E. 2014/20638 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1025
KARAR NO : 2014/20638
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/268562
MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/02/2010
NUMARASI : 2008/780 (E) ve 2010/70 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik

1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında açıklandığı ve Dairemizin benzer birçok kararında vurgulandığı üzere; belgelerde sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmelidir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Dolayısıyla sanığın katılan adına sahte telefon hattı aldığı iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın katılandan su faturası ve kimliği fotokopisini alarak telefon hattını aldığını savunması, katılanın ise sanığın su aboneliği için kimlik fotokopisini kendisinden aldığını beyan etmesi karşısında, söz konusu hattın alındığı şirketten telefon hattının alınması sırasında su faturasının ibraz edilip edilmediği ya da hattın alınması sırasında fatura kaydının aranıp aranmadığı, katılandan evinin su faturasının fotokopisini sanığa verip vermediği, iddia ettiği gibi sanığın kendisi adına su aboneliği yapıp yapmadığı sorulmadan, hattı düzenleyen şirket görevlisi tanık olarak dinlenilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı,
Kabule göre de;
2- Hükümden sonra 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan aynı Kanunun56. maddesinin 4. fıkrasındaki “Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz” ve 5. fıkrasındaki “Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz” hükümleri ve TCK.nun 7. maddesi karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunup lehe olan ve önödeme önerisi gerektiren sanığın eyleminin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.