YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/30035
KARAR NO : 2014/16628
KARAR TARİHİ : 15.10.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/233831
MAHKEMESİ : Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/02/2010
NUMARASI : 2007/199 (E) ve 2010/148 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık İ.. K.. müdafii ile sanık E.. Y..’un yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1-Kanun koyucu cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından, hakimin her olayın özelliğine ve failin kişiliğine göre gerekçesini göstererek, iki sınır arasında temel cezanın belirlenmesine olanak tanımıştır. 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi ile cezanın belirlenmesinde izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konmuştur. Buna göre, somut olayda ilgili suç tanımında belirlenen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken, cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmünde gösterilen ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt veya üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek amaçlanmıştır.
5237 sayılı TCK.nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK.nun “adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK.nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesinde yazılı kriterler dikkate alınarak cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşılmış ise de, sanıkların güttüğü amaç ve saikler ile kişilikleri ayrı ayrı değendirilmekle işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı olmayacak şekilde orantılılık ilkesine aykırı davranılarak temel cezanın teşdiden en üst sınırdan tayini suretiyle yazılı şekilde uygulama yapılarak aynı Yasanın 3. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı davranılması,
2-5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık İ.. K.. müdafii ile sanık E.. Y..’un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.