Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/29957 E. 2014/17349 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/29957
KARAR NO : 2014/17349
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/155267
MAHKEMESİ : Hatay 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/10/2009
NUMARASI : 2007/211 (E) ve 2009/551 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

1-Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu senet celp edilerek incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak verecek şekilde belge aslının dosya içine konulması gerektiği gözetilmeden ve bu belgelerin iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğu da kararda tartışılıp değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- UYAP üzerinden yapılan incelemede sanık hakkında senette borçlu olarak görülen İ.. U.. adına sahte olarak düzenlenen bir başka senet nedeniyle Dairemizin 2009/22760-2012/15443 sayılı dosyası üzerinden Hatay 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/464 esas ve 2007/354 sayılı kararının bu dosyanın incelenmesini de içeren gerekçeyle bozulduğunun anlaşılması karşısında, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK.nun “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağınının kabulü gerekeceğinden; sanık hakkında yukarıda anılan dava ile İ.. U.. adına düzenlediği bir başka senet nedeniyle dava açılıp açılmadığı, açılmışsa akıbeti araştırılarak bu dava ile birleştirilememesi halinde, dava dosyası celp edilip incelenerek özetinin duruşma tutanağına geçirilmesi ve bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesinden ve açıklanan ilkeler doğrultusunda eylemlerinin zincirleme şekilde tek suçu oluşturup oluşturmayacağı da karar yerinde tartışıldıktan sonra sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a. 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği; aynı maddenin 5. fıkrasının ise uygulama yerinin bulunmadığının gözetilmemesi,
b. 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddesi uyarınca, suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun olaya ilişkin tüm hükümleri ayrı ayrı uygulanarak ortaya çıkan sonuçlar kararın gerekçe bölümünde denetime olanak verecek şekilde somut olarak gösterilip birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden ve uygulamalı karşılaştırma da yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.