Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/29739 E. 2014/20258 K. 26.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/29739
KARAR NO : 2014/20258
KARAR TARİHİ : 26.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/328806
MAHKEMESİ : Gaziantep 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/04/2010
NUMARASI : 2008/359 (E) ve 2010/431 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1-Dosya içerisinde okunaklı örneği bulunan suça konu çeklerde, Türk Ticaret Kanunu 692. maddesinde öngörülen ve zorunlu unsurlardan olan “keşide yerinin” bulunmaması, ayrıca keşide edenin adı yanında da herhangi bir yer yazılmamış olması karşısında, sanıkların eyleminin özel belgede sahtecilik suçuna uygun bulunduğu gözetilmeyerek, yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,
2-Belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu gözönüne alınıp, suça konu çekler üzerinde, duruşmaya getirtilip incelenmek ve özellikleri tutanağa geçirilmek suretiyle gözlemde bulunulmadan, aldatma yeteneğinin ne şekilde oluştuğu karar yerinde açıklanıp tartışılması ve denetime olanak sağlayacak şekilde aslının dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule ve uygulamaya göre de;
3- 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK’nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK’nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin kararda tekrar edilmesi ile bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe olmadığı gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık İ.. C.. hakkında en üst sınırdan ceza tayini, Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 26.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.