Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/29115 E. 2014/21972 K. 17.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/29115
KARAR NO : 2014/21972
KARAR TARİHİ : 17.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/187055
MAHKEMESİ : Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/02/2010
NUMARASI : 2005/412 (E) ve 2010/34 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

1- Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 06.12.2005 tarihli iddianamesi ile, sanığın temsile yetkili olduğu şirket adına 17.12.2004 ve 31.12.2004 tarihleri arasında keşide edilmiş 8 adet çeki kendisinin yetkili olarak keşide edip vermesi gerekirken üçüncü bir şahsa keşide ettirip müştekilere verdiği iddiasıyla kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda her ne kadar mahkemece mahkumiyet kararı verilmiş ise de, sanığın suçlamayı kabul etmeyerek suça konu çekleri yetkili olduğu dönemde kardeşi L. B..’nun keşide ettiğini, imzaların kendisine ait olmadığını, kardeşine ait olduğunu beyan etmesi, yapılan incelemede, sanık hakkında öncelikle karşılıksız çek keşide etmek suçundan 11.10.2005 tarihli iddianamenin düzenlendiği, mahkemece, çeklerdeki mevcut keşideci imzaları ile imza sirküsünde yer alan sanığa ait imzaların birbirine benzememesi nedeniyle bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verildiği, bunun üzerine alınan 25.11.2005 tarihli bilirkişi raporunda, suça konu çek fotokopileri üzerinde bulunan keşideci imzalarının sanığın elinden çıktığını gösterir uygun ve yeterli kaligrafik bulgu tespit edilemediğinin belirtildiği ve rapor sonucuna göre bu kez sanık hakkında temyiz incelemesine konu iş bu davanın açıldığı, yargılama sırasında, savunmada adı geçen L.B..’nun dosyada mevcut 15.11.2007 tarihli dilekçesinde çeklerin kendi döneminde, kendisi tarafından keşide edilerek verildiğini, imzaların kendisine ait olduğunu ifade ettiği, bahsi geçen dilekçedeki imza ile çek fotokopilerindeki imzaların da benzer olduğu ve nihayetinde sanığın suça konu çeklere ilişkin borcun varlığına yönelik sahtecilik kastını ortaya koyacak herhangi bir itirazının bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde eksik inceleme sonucu mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Kabule göre de;
Hükmün gerekçesinde suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nun 342/2. maddesi ile suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 204/1 ve 53. maddeleri uygulamalı şekilde karşılaştırılarak lehe Yasanın tespiti sırasında her iki Yasa uyarınca hükmolunacak temel hapis cezalarının asgari hadden uygulanması halinde, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin sanığın aleyhine düzenleme içerdiğinden netice hapis cezası yönünden 765 sayılı TCK’nun sanığın lehine olduğu kabul edilmesine karşın, hüküm fıkrasında anılan Yasanın 342/1. maddesi uyarınca hükmolunan temel hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılıp 3 yıl olarak tayin edilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişkiye neden olacak ve CMK’nun 232. maddesine aykırı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı; sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.