YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/28388
KARAR NO : 2014/18487
KARAR TARİHİ : 06.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2012/29967
MAHKEMESİ : Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/09/2011
NUMARASI : 2009/73 (E) ve 2011/367 (K)
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, görevi kötüye kullanmak
Sanıklardan B.. K.. hakkındaki Eyüp 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin birleşen 2008/1770 esas sayılı dosyası hakkında mahallinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Bayrampaşa Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’nden yurt dışından alınmış gibi görünen sürücü belgelerinin tebdili suretiyle sahte sürücü belgesi düzenlendiği iddiasıyla evrakları kabul eden memurlar hakkında “memurun resmi belgede sahteciliği”, büroda görevli amirler hakkında işlemleri denetlemediklerinden bahisle “görevi ihmal”, polis memuru S.. K.. aleyhinde ise R.. Ç..’e yönelik GBT sorgusunda suç kaydının varlığına rağmen olmadığına dair belge tanzim ettiği ileri sürülerek “görevi kötüye kullanma” suçlarından açılan kamu davasında,
Sanıkların genellikle tecrübesizlik, iş yoğunluğu gibi sebeplerden kasıtları olmaksızın eylemlerinin gerçekleştiğini, lehlerine sürücü belgesi düzenlenen kişilerden ön inceleme ve kovuşturma aşamasında dinlenen bir kısmının yurt dışından verilmiş gibi görünen sürücü belgelerinin gerçek olduğunu ileri sürdükleri, ancak bu belgelerin gerçekliğinin Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün 01.01.2006 tarih ve 69 sayılı “Cezai İşlere İlişkin Uluslararası İşbirliğinde Adli Makamlarca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar”a ilişkin genelgesi gereği konunun ön inceleme aşamasında olması nedeniyle menşeinden araştırılamadığı, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde ise yapılması gereken bir araştırmanın yapılmadığı; bir kısmının ise her olayda farklılık arzetmekle birlikte genellikle yurtdışından ehliyet almadıkları, sürücü belgesi müracaat formlarını doldurup bu formu ve/veya sürücü belgesini imzalamadıkları, sağlık kurulu raporu almadıkları, belgeleri bu işlemler için aracı kullandıkları kişilerin getirdiği, sanık olan polis memuru ve amirlerinin de bu eylemlerde “memurun resmi belgede sahteciliği”, “görevi kötüye kullanma” ve “görevi ihmal” suretiyle iştiraklerinin bulunduğuna dair iddiaların alınan ekspertiz raporları neticesinde, evrakların bazıları yönünden doğrulandığı, sanıklardan E.. S.., B.. K.., H.. M.. ile tanık olarak dinlenen H.. Ü.. yönünden aşamalarda yapılan teşhisler bulunduğu, H.. Ü..’ün bu eylemlerden dolayı Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığını ileri sürdüğü, E.. S..’nın kızkardeşi Nilgün Sonkaya’ya da bu yöntemle sürücü belgesinin düzenlendiğinin tespit edildiği, başkomiser Ü.. T..’ın ön incelemede H.. Ü.. ile kitap değiştirdiklerini beyan etmesine rağmen kovuşturmada birime girmesini yasakladığını ileri sürdüğü, lehlerine sürücü belgesi düzenlenen kişiler hakkında 03.09.2008 tarih ve 2008/7545 esas sayılı iddianameyle açılan kamu davasının Eyüp 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/1870 sayılı esası üzerinden görüldüğü anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, Eyüp 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/1870 esas sayılı dosyası ile H.. Ü.. ve lehlerine sürücü belgesi düzenlenenler hakkında açılmış başkaca kamu davaları olup olmadığı araştırılıp, davaların derdest olmaları halinde bu dosya ile birleştirilmesi, aksi halde getirtilip incelenerek davayı ilgilendiren delillerin onaylı suretlerinin dosya arasına alınmasından sonra, incelemeye konu 184 sürücü belgesinden sahteliği konusunda şüphe bulunanların gerçekliği araştırılıp, sahteliği sabit olan sürücü belgesi sahiplerinden polis memur ve amirlerinin yardımı olduğunu iddia edenlere teşhis ve mümkün olduğu takdirde yüzleştirme yaptırılıp, aşamalardaki tüm tespitler ve beyanlar da nazara alınarak, sonucuna göre; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141, Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230, 232. maddeleri uyarınca; mahkeme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçimde açık olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirebilmesi için, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanıkların eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun açık olarak gerekçeye yansıtılması gerektiği de gözetilerek; herbir sanığa yüklenen eylemler ayrı ayrı belirlenip, olaydaki rolleri saptandıktan sonra, eylemleri sabit görülecek olursa suç vasıflarının ve bu suçlara yönelik kastlarının değerlendirilmesi sonucunda karar verilmesi, suçların memurun resmi belgede sahteciliği kapsamında kabul edilmesi halinde ise, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK.nun “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağınının kabulü gerekeceği de gözetilerek açıklanan ilkeler doğrultusunda eylemlerinin zincirleme şekilde tek suçu oluşturup oluşturmayacağının da karar yerinde tartışılmasından sonra, sonucuna göre hukuki durumlarının tayin ve takdiri yerine, eksik inceleme ile gerekçe göstermeksizin yazılı şekilde beraat ve zamanaşımı nedeniyle düşme kararları verilmesi,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 06.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.