Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/27703 E. 2014/16630 K. 15.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/27703
KARAR NO : 2014/16630
KARAR TARİHİ : 15.10.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/109247
MAHKEMESİ : Reyhanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/10/2010
NUMARASI : 2010/612 (E) ve 2010/1310 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik, Vergi Usul Kanununa muhalefet

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine tetkik olunan dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1 – Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26.03.2010 tarihli iddianamesi ile, sanığın 2005 takvim yılında gerçek bir ticari faaliyeti olmadığı, düzenlediği faturaların sahte olup gerçek bir mal ve hizmet alımına dayanmadığı iddia edilerek her ne kadar sanık hakkında sahte fatura düzenlemek suçunun yanında özel belgede sahtecilik suçundan da dava açılmış ise de, sanığın 2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme şeklinde gerçekleşen eylemlerinin kül halinde 213 sayılı Yasanın 359/b-1. maddesinde öngörülen sahte fatura düzenlemek suçunu oluşturduğu gözetilmeden özel belgede sahtecilik suçundan da ayrıca yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2- En son faturanın düzenlendiği 18.08.2005 suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası, aynı eyleme karşılık gelen ve 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Kanun’un 359/b-1. maddesinde ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünden, suç tarihinde yürürlükte bulunan 4369 sayılı Yasayla değişik 359/b-1. maddesindeki cezanın lehe olduğu gözetilmeden ve lehe Yasa karşılaştırması da yapılmadan temel cezanın 5728 sayılı Yasa ile değişik 359/b maddesi uyarınca üç yıl hapis olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza belirlenmesi,
3 – 5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yeralan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 15.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.