Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/26459 E. 2014/7203 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/26459
KARAR NO : 2014/7203
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/97280
MAHKEMESİ : İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/11/2009
NUMARASI : 2008/542 (E) ve 2009/870 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

1- Belgede sahtecilik suçunda aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini mahkemeye ait olup, jandarma görevlilerinin denetim sırasında belgedeki sahteciliği farkettikleri de dikkate alınarak suça konu belge getirtilip incelenmek suretiyle özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan ve denetime olanak sağlanması bakımından belge aslı dosya içine konulduktan sonra belgenin aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
2- 31.07.2008 tarihli iddianameyle sanık hakkında 11.05.2006 tarihli eylem nedeniyle dava açılmış olmasına rağmen hükmün konusunun iddianamedeki fiil olduğu gözetilmeden, iddianame kapsamı dışına çıkılarak, farklı tarihlerdeki iki eylemden ek savunma hakkı tanınıp zincirleme suç hükümleri uygulanarak yazılı şeklide hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK.nun 225. maddesine muhalefet edilmesi,
3-Beraat eden sanık İ.. B..’in “Ben arabanın muayene işlemlerini trafik takip işlemlerini yapan F.. M..a yaptırıyorum, 2006 yılında ve 2007 yılında aracımı muayene yaptırmak için F.. M..a teslim ettim, her iki yılda da 225 er YTL de kendisine verdim.” şeklindeki savunması karşısında suça konu motorlu araç trafik belgesinin aracın muayenesi hanesindeki iki adet muayene işleminin sahte olarak ayrı tarihlerde yapıldıkları ve her iki işlem arasında 1 yıla yakın süre geçtiği cihetle, bir suç işleme kararından bahsedilemeyeceği, her iki muayene işlemine ilişkin sahtecilik eylemlerinin yenilenen kasıtla işlenen birbirinden bağımsız olarak gerçekleşen iki ayrı suçu oluşturduğu ve sanığın 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesi uyarınca iki kez cezalandırılması gerektiği gözetilmeyerek zincirleme şekilde işlenen tek suç olarak kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
4- 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK’nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hakimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir, ancak Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK’nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve
yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerdeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olan değerlendirildiğinde; iddianame içeriğine göre sadece 2006 yılında yapılan muayene işleminin sahte olduğu iddiasıyla kamu davası açılan sanık hakkında bir kısım yasal ibarelerin tekrarı ile yetinilip, temel cezanın belirlenmesinde ölçüt olarak gösterilmeyen “kişinin sosyal durumu” da aleyhe değerlendirilerek alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi,
5-TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
6- Tutukluluk hali bulunmayan sanık hakkında TCK’nun 63. maddesinin uygulanması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün belirtilen sebeplerden dolayı, 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 15.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.