YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/26323
KARAR NO : 2014/6810
KARAR TARİHİ : 09.04.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/164014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13.(Ümraniye 1.) Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/11/2010
NUMARASI : 2008/1074 (E) ve 2010/695 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
I- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12.02.2013 gün ve 2012/11-1445, 2013/54 sayılı kararında da açıklandığı üzere, hem 765 sayılı TCK’da hem de 5237 sayılı TCK’nun resmi belgede sahtecilik suçunun “seçimlik hareketli” bir suç olarak düzenlediği, seçimlik hareketli suçlar suçun kanuni tanımında gösterilen, alternatifli hareketlerden herhangi birisinin işlenmesi ile tamamlanabilen suçlardan olup, bu tür suçlarda seçimlik hareketlerin tamamının işlenmesi şart olmayıp, bir tanesinin işlenmesinin suçun oluşması için yeterli bulunduğu, seçimlik hareketlerden birkaçı ya da hepsi birlikte işlenmiş olsa dahi tek suç oluşacağından, suç tarihi en son seçimlik hareketin yapıldığı tarih olup dava zamanaşımı da bu tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.
Suç hangi kanunun yürürlüğü zamanında işlenmişse, kural olarak o kanunun hükümlerine tabidir. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. Buna karşılık yeni kanun zamanında işlenen suçlara eski kanun hükmünün, lehe olsa bile uygulanması mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın sahte olarak düzenlenen nüfus cüzdanı ile 08.05.2005 tarihinde Emniyet Müdürlüğünden pasaport çıkartarak 30.05.2005 tarihinde yurtdışına çıkış yaptığı, Japonyada suça konu sahte nüfus cüzdanı ve pasaportla yakalandığı gözönüne alındığında; “resmi belgede sahtecilik” suçunun sanığın yakalandığı tarihte tamamlandığı, dosya kapsamından suça konu belgelerin sanıkta ele geçiriliş tarihinin kesin olarak belli olmadığı anlaşılmakla, Tokyo Büyükelçiliğinden sanığın suça konu belgelerle yakalandığı tarih sorularak suç tarihinin kesin olarak tespitini müteakip sanık hakkında suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK hükümleri uyarınca uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
II- Kabule göre de;
1-Gerekçeli karar başlığında suç tarihi 08.05.2005 olarak belirtilip kabul edildiği halde, gerekçe bölümünde; 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanununun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın tespiti gerektiği gözetilmeden, bu ilkelere uyulmadan ve uygulamalı karşılaştırma yapılmadan denetime olanak vermeyecek şekilde 5237 sayılı TCK’nun tatbikine karar verilmesi,
2-5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yeralan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.