Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/25075 E. 2014/5553 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/25075
KARAR NO : 2014/5553
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

Tebliğname No : 5 – 2011/399880
MAHKEMESİ : Mersin 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/02/2011
NUMARASI : 2009/180 (E) ve 2011/60 (K)
SUÇ : Mühür bozma

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.02.2007 gün, 46/39 ve 29.05.2007 gün, 114/113 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, 5271 sayılı CMK’nun 232. maddesinin 6. fıkrası uyarınca, hüküm fıkrasında kanun yollarına başvurma olanağı bulunup bulunmadığı, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesinin gerektiği, aynı Kanunun 34. maddesinin 2. fıkrasında da, kararlarda başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekillerinin gösterilmesinin zorunlu olduğunun belirtildiği, yerel mahkeme kararında ise, sanığın hazır olmadığı oturumda verilen hükümde, tereddüte ve yanılgıya sebebiyet verecek şekilde başvuru şekli ile başvuru süresinin ne zaman başlayacağının gösterilmediği anlaşılmakla, sanık müdafiinin 14.10.2011 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulüyle yapılan incelemede;
Olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisinin yargılamayı yapan hâkime ait olması, sanığın savunmasının hakkında çıkartılan yakalama kararı sonucu alınması, savunmasında lehe kanun hükümlerinin uygulanmasını talep etmemesi karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemistir. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak;
I-UYAP ortamında yapılan araştırma sonucunda; sanık hakkında aynı yere ilişkin mühür bozma suçuyla ilgili olarak Mersin 6.Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/180 esas, 2011/60 karar sayılı dosyasının bulunup, 25.04.2008 ile 30.10.2008 tarihleri arasında işlenen mühür bozma suçlarından dolayı 05.02.2009 tarihli iddianame ile açılan bu davada sanığın mahkumiyetine hükmolunarak, bu hükmün Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 03.02.2014 gün ve 2012/25090 esas, 2014/1575 sayılı ilamıyla onanmış olduğu, temyiz incelemesine konu dosyada ise 25.04.2008 ile 03.01.2009 tarihleri arasında işlenen mühür bozma suçları nedeniyle 04.02.2009 tarihli iddianameyle dava açılmış olduğunun anlaşılması karşısında, eylemlerin zincirleme suç kapsamında bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amacıyla; anılan dava dosyası getirtilip bu yönüyle incelenerek, onaylı suretinin dosya arasına konulmasından sonra, sanığın mühür bozma eylemleri ile ilgili zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığının tartışılması, zincirleme suç ilişkisi içindeki eylemlerden bazılarının kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne konu olmasının diğer eylemlerin dava konusu yapılmasına engel olmayacağı gözetilmeden, eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
II-Kabule göre de;
Mersin 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.12.2006 tarih ve 2006/927 Esas, 2006/1400 sayılı kararı ile hükmolunan 83 YTL doğrudan adli para cezasına ilişkin hükmün kesin nitelikte olduğu ve bu nedenle tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeksizin sanık hakkında TCK’nun 58. maddesinin uygulanması
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına 25.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.