YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/24234
KARAR NO : 2014/11559
KARAR TARİHİ : 12.06.2014
Tebliğname No : 7 – 2011/324946
MAHKEMESİ : Turhal Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/04/2011
NUMARASI : 2009/614 (E) ve 2011/312 (K)
SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
1.Sanığın 2005 ve 2006 takvim yıllarında sahte fatura kullandığının iddia ve kabul olunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen kişiler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığı araştırılıp, haklarında düzenlenen vergi tekniği ve sair raporların onaylı suretlerinin getirtilerek incelenmesi, kamu davası açılıp açılmadığının sorulması, açıldığının tespiti halinde dava dosyası/dosyaları incelenerek ayrıntılı özetinin tutanağa geçirilmesi, bu davayı ilgilendiren bilgi ve belgelerin onaylı örneklerinin alınarak dosyaya konulması, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren taşıma, sevk irsaliyeleri, teslim-tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ve satıcı hesabına girdiğine dair ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneğini haiz, banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler olup olmadığı araştırılarak hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2.Kabule göre de;
a. Defterdarlık mütalaası ve ekindeki vergi suçu raporuna uygun olarak 2005 ve 2006 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak suçlarından kamu davası açılması karşısında; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 05.03.2002 gün ve 28/179 sayılı kararında açıklandığı üzere her takvim yılında işlenen sahte fatura kullanmak eylemlerinin ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu, aynı takvim yılında farklı dönemlerde birden çok sahte fatura kullanılması durumunda faturaların adet ve tutarları, zarar miktarı, kastın yoğunluğu ve suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak sahte fatura kullanmak suçlarından her bir takvim yılı için ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden hangi takvim yılında işlenen suç için kurulduğu da anlaşılmayacak biçimde tek hüküm kurulması,
b. Atılı suça konu faturaların 2005 ve 2006 takvim yıllarında gelir vergisinde kullanılmış olması nedeniyle 16.03.2006 ve 16.03.2007 olan suç tarihlerinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup, aynı eylemin düzenlendiği ve suç tarihlerinden sonra 08/02/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b. maddesinde ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü, dosya içeriğine göre, suç tarihinde yürürlükte bulunan Vergi Usul Kanununun 4369 sayılı Yasayla değişik 359/b-1 maddesindeki cezanın, 08/02/2008 gün ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 276. maddesiyle değişik 359/b. maddesine göre lehe olduğu gözetilmeden fazla cezaya hükmolunması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.