YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/23948
KARAR NO : 2014/8528
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/118059
MAHKEMESİ : İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/10/2010
NUMARASI : 2008/108 (E) ve 2010/345 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
1-Sahteliği iddia edilen H.Gıda Dağıtım Pazarlama İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti’ne ait suça konu çekteki keşideci imzasının, keşide tarihinde şirket yetkilisi olmayan M.K.’e ait olmadığına ilişkin bilirkişi raporuna dayanarak, çekin sahte olduğu kabul edilmiş ise de, çıplak gözle dahi imzanın M. K. imzasına benzediği veya benzetildiği, dosya içinde bulunan A.F. Kurumu A.Ş. Bayrampaşa Şubesinin 25.11.2005 tarihli yazısına göre, suça konu çek ile ilgili olarak herhangi bir ödemeden men talimatının bulunmadığı, yine bu yazı içeriğine göre, keşide tarihinde şirket yetkilisinin H. Ö. olduğu anlaşılmakla, öncelikle suça konu çekin sahte olarak keşide edilip edilmediğini belirlemek bakımından, M. K.ve keşide tarihinde şirket yetkilisi/ortağı olarak görünen şahısların konuyla ilgili ifadelerinin alınması, suça konu çek hakkında herhangi bir bilgi ve görgülerinin olup olmadığının sorulması, gerekirse çek üzerindeki keşideci imzasının, çek sahibi olan şirket yetkililerinden/ortaklarından biri tarafından atılıp atılmadığına ilişkin olmak üzere, çeki imzalaması muhtemel şirket yetkilileri/ortakları nezdinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek çekin sahte olup olmadığı kesin olarak belirlenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Katılanın İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesinde alınan ifadesinde ‘sanığa en son 2005 yılının Mayıs ayında yüklü miktarda kumaş sattım. Karşılığında bana 2000 USD değerindeki bir senet verdi. Verdiği senedi hem kendisi hem de kefili S.D. imzaladılar. Sanığı ben yıllardır S. T. ismiyle tanıyordum. Bu alışverişten bir ay kadar sonra sanık yine işyerime gelip benden kumaş aldı. Bu kez bana bir müşteriden aldığı çeki olduğunu bu
çeki bana vereceğini söyleyince ben sanığı tanıdığım için iyi niyetini de bildiğimden çeki kabul ettim.’ demesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 05.10.2005 tarihli ifadesinde ise; 2005 yılının Mayıs ayında şüphelinin gelerek kendisinden kumaş aldığını ve karşılığında suça konu çeki verdiğini beyan etmesi karşısında, nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda denetime olanak sağlaması bakımından, suça konu çekin kullanılmak suretiyle katılandan hangi tarihte mal alındığı hususunun, gerekirse sanığın ve katılanın yeniden dinlenmek ve katılanın defter ve belgeleri incelettirilmek suretiyle, kesin olarak belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Kabul ve uygulamaya göre de;
Suçun 765 sayılı TCK’nun yürürlükte bulunduğu dönemde işlendiğinin belirlenmesi halinde, ‘resmi belgede sahtecilik’ suçu yönünden; sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK’nun 342/1. maddesi ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesine göre ceza tayin edildiğinde, sonuç cezalar aynı olmasına karşın, 5237 sayılı TCK’nun uygulanması durumunda aynı Yasanın 53. maddesinde gösterilen hak yoksunluklarının da tatbiki gerekeceği cihetle sanık aleyhine sonuç doğuracağı gözetilmeden, gerekçeleri gösterilmek suretiyle alt sınırdan ceza tayin edildiği halde, üst sınırı itibariyle 765 sayılı TCK’nun 342/1. maddesinin sanık aleyhine olduğu biçimindeki gerekçeyle yazılı şekilde 5237 sayılı TCK hükümlerine göre uygulama yapılması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.