YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/23773
KARAR NO : 2014/9027
KARAR TARİHİ : 09.05.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/7572
MAHKEMESİ : Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2008
NUMARASI : 2006/589 (E) ve 2008/1421 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
1-Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, belgenin ilgili kurumdan benzer örnekleri dosyaya getirtilerek suça konu sahte diploma örneğinin de duruşmada incelenmesi suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, ve ne şekilde aldatıcı nitelikte olduğu karar yerinde tartışılıp ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanığın THY tarafından yapılan ihaleye katılmak amacıyla sunduğu Üsküdar 3. Noterliğince tasdik edilmiş kendisinin İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Fakültesi’nden mezun olduğunu gösteren diploma suretinin, sahte olduğunun İTÜ’nin suç ihbarı ile anlaşılması üzerine, resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda; Üsküdar 3. Noterliğinden suça konu belgenin kim tarafından tasdik ettirildiğinin sorulması üzerine, alınan cevabi yazının faks ile gönderilmesi, 24.06.2008 tarihli duruşmada da alenilik ilkesine aykırı olarak Mahkemenin noterlikle telefon bağlantısı kurarak duruşma tutanağında “telefonla yapılan görüşmenin de faks içeriği doğrultusunda olduğunun bildirildiği görüldü” şeklinde yetersiz ve dayanaktan yoksun açıklamada bulunulması karşısında; ilgili noterlikten mahkemeye gönderilen faks teyidinin getirtilip, duruşmanın aleniliği ilkesi zedelenmeden tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Kabul ve uygulamaya göre de;
a)Sahtecilik suçlarında mağdur, suçun maddi unsurunun hedef aldığı kişi olup, suça konu noterden tasdikli diploma suretinin kendilerine karşı kullanılmaması nedeniyle yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçundan şikayetçilerin doğrudan zarar görmediği ve kamu davasına katılma hakları bulunmadığı gözetilmeden, katılmalarına karar verilerek lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi,
b)5252 sayılı Kanunun 9/3. maddesi uyarınca, suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun olaya ilişkin tüm hükümleri ayrı ayrı uygulanarak ortaya çıkan sonuçlar kararın gerekçe bölümünde denetime olanak verecek şekilde somut olarak gösterilip birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden ve uygulamalı karşılaştırma da yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
c)5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi, yasaya aykırı,
d)Suç tarihinde sanığın sabıkalı olması ve yasal şartın oluşmadığı gerekçesiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de; sanığın sabıkasına esas teşkil eden 3167 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine ilişkin karar örneğinin getirtilip hükümden sonra 03.02.2012 tarih ve 28193 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6273 sayılı çek kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun ve 20.12.2009 tarih ve 27438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “çek kanunu” ile 3167 sayılı “çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkında kanunun” yürürlükten kaldırılmış olduğu ve değişiklik hükümleri de dikkate alınıp infaz ve silinme koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmak suretiyle sonucuna göre, 08.02.2008 günlü 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve sanığın lehine sonuç doğuran 5728 sayılı Yasanın 562. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nun 231 ve TCK’nun 7/2. maddeleri gereğince, sanık hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının” yeniden takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 09.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.