YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18708
KARAR NO : 2014/5195
KARAR TARİHİ : 19.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/60658
MAHKEMESİ : Denizli 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2009
NUMARASI : 2008/430 (E) ve 2009/480 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
1-Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği, rızanın açık veya zımni olabileceği cihetle; sanık A.. A..’ın oğlu K.. A..’a ait -3- adet çeki imzasını taklit etmek suretiyle katılana verdiğinin iddia olunması, sanık K.. A..’ın soruşturma aşamasındaki anlatımında, ev tekstil işi ile uğraşan babası A.. A..’ın iflas etmesi nedeniyle bankalardan çek karnesi alamadığını, çek yasağı olduğunu, bu nedenle kendi adına çek hesabı açtırıp çek karnesi alarak babasına verdiğini, söz konusu çekleri ticari ilişkilerinde babasının kullandığını beyan etmesi, katılan N.. A..’ın soruşturma aşamasında verdiği 10.03.2006 tarihli ifadesinde “…Mehmet A.. A.. olarak tanıdığı şahsın eskiden beri kendilerinden ve diğer esnaflardan tekstil ürünleri aldığını, aldığı malın bedelini düzenli olarak ödediğini, 2005 yılının ilk aylarında da yine mal alarak parasını sonra ödemeyi teklif edince kabul ettiklerini ve borcuna karşılık suça konu -3- adet çeki verdiğini…” beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve suç kastının tespiti bakımından, suça konu çeklere ilişkin katılan tarafından yapılan icra takip dosyası celbedilip borca itiraz edilip edilmediği, takip akıbetinin ne olduğu, sanık A.. A.. tarafından, K.. A.. adına daha önce imzalanıp ödenen çekler olup olmadığı ilgili bankadan araştırılıp gerektiğinde çek/çeklerin verildiği kişiler de tanık olarak dinlenerek, söz konusu çeklerin hangi tarihte verildiği, aynı anda verilip verilmediği hususları da araştırılarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı ve suç tarihi belirlenip, 01.06.2005 tarihinden önceye ait olması halinde, 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddesi uyarınca, suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun olaya ilişkin tüm hükümleri ayrı ayrı uygulanarak ortaya çıkan sonuçlar kararın gerekçe bölümünde denetime olanak verecek şekilde somut olarak gösterilip birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
Sanık A.. A.. hakkında kurulan mahkumiyet kararında; TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sanığın sadece kendi alt soyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, alt soyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Yasaya aykırı, katılan vekili ile sanık A.. A..’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.