Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/18495 E. 2014/1456 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18495
KARAR NO : 2014/1456
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/52108
MAHKEMESİ : Ankara(Kapatılan) 28. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/12/2009
NUMARASI : 2007/978 (E) ve 2009/1189 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik

Sanıklardan N.. K.. hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı katılan vekilinin temyiz isteminin itiraz olarak değerlendirilek Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 15.01.2010 tarih ve 2010/47 Değişik İş sayılı kararı ile sonuçlandırıldığından bu konuda bir inceleme yapılmamıştır.
1- Sanığa ait şirket aleyhinde başlatılan icra takibinde, katılanın sahibi olduğu şirketten 900 milyar alacaklı olunduğuna ilişkin sahte belgenin ibraz edildiğinin iddia ve kabul olunduğu olayda, sanığın belgeyi katılanın bilgisayarda düzenledikten sonra el yazısı ile ekleme yaptığını, katılanın ise aşamalarda çelişkili olmakla birlikte el yazısı ile yazılan kısımları kendisinin yazmış olabileceğini, bilgisayar ile yazılan kısmın sonradan eklendiğini ileri sürdüğü, dosya içerisindeki belgelerden taraflar arasında kum-çakıl ocağı devrinden dolayı bir hukuki ilişkinin bulunduğu ve buna ilişkin bir kısım hukuk davaları bulunduğu anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde ortaya çıkarılabilmesi için, anılan belge üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak el yazısı ile yazılan kısımlarla imzanın katılanın eli ürünü olup olmadığı, bilgisayar ve el ile yazılan yazılardan hangisinin daha önce yazıldığı tepit edildikten sonra suç sabit görülecek olursa, açılan hukuk davalarında verilen kararların kesinleşip kesinleşmediği de araştırılarak, eylemin 5237 sayılı TCK’nun 211. maddesinde öngörülen “bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 5271 sayılı CMK’nun 5728 sayılı Yasa ile değişik 231/5. maddesi uyarınca 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, olayın oluşu ve sanığın adli sicil kaydındaki sabıkaları gerekçe gösterilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemiştir.
Suç tarihi itibarıyla engel sabıkası bulunmaması halinde sanığın hukuksal durumunun yukarıda belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilmesi yerine “olayın oluşu” nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, yasaya aykırı,
Sanığın adli sicil kaydında yer alan 3167 sayılı Kanunun 16/1. maddesi uyarınca verilen mahkumiyetine ilişkin eyleminin 31.01.2012 tarih ve 28193 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı Çek Kanununda değişiklik yapılmasına dair Kanun gereğince idari yaptırıma dönüştüğü anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 58, 08.02.2008 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesiyle değişik CMK’nun 231. maddeleri uyarınca; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık V.. K.. müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.