Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/17740 E. 2014/1335 K. 22.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17740
KARAR NO : 2014/1335
KARAR TARİHİ : 22.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/21328
MAHKEMESİ : Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2009
NUMARASI : 2007/520 (E) ve 2009/15 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesinde tebligatın, tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresine yapılması gerektiği belirtildiği halde, sanığın yokluğunda verilen gerekçeli karar tebliğinin 07.03.2008 havale tarihli savunma delillerini sunduğu dilekçesi ile en son bildirdiği ikamet adresi yerine, işyeri adresine yapılması karşısında usulsüz olduğu ve öğrenme üzerine yapılmış temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK.nun 58. maddesinin uygulanmaması isabetsizliği aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Suça konu gümrük beyannamelerinin, Silopi-Habur gümrük kapısı arasında bulunan araçlar üzerinde yapılan kontrol sırasında araç sürücülerinin üzerinde ele geçirildiği, araç sürücüsü G. E.’in kendisinde herhangi bir sahte beyanname ele geçirilmediğini, olayla ilgisinin ve bilgisinin bulunmadığını, M. Ö.ve B. B.’un ise şüpheli sıfatıyla alınan ifadelerinde, yükü aldıkları kişi olan sanık E.. T..’in kendilerini telefonla arayarak hala kuyrukta beklediklerini öğrenince transit geçişi sağlayan suça konu belgeleri Habur-Tur otobüs firmasıyla yolladığını beyan etmeleri üzerine sanık hakkında başlatılan soruşturma sonucunda resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında; sanığın suça konu belgelerle ilgisinin bulunmadığını,kendisinin sadece nakliye işi yaptığını ve kendisinden araç isteyen U. Uluslararası Taşımacılık Ticaret A.Ş’ne araçlarını gönderdiğini, gümrük işlemleri ile ilgisinin bulunmadığını, şoförleri tanımadığını, savunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından;
1- Araç sürücüleri hakkındaki Silopi Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/3681 soruşturma sayılı dosyasının akıbeti araştırılarak açılmış bir kamu davasının bulunması halinde bu dava ile birleştirilmesi, aksi halde bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı suretlerinin dosyaya intikalinin sağlanması, kamu davası açılmamış ise tanık olarak beyanları tespit edilerek, yükü kimden, ne şekilde aldıkları, mahkemenin kabul ettiği şekilde sanığın işçisi olup olmadıklarına dair detaylı beyanlarına da başvurulması gerekirken soruşturma aşamasında şüpheli sıfatıyla temin edilen ifadeleri ile yetinilerek hüküm kurulması,
2-Belgede sahtecilik suçlarında yapılan sahteciliğin aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu da gözetilerek, Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı adli emanetinde bulunan belge asıllarının getirtilip incelenerek özelliklerinin duruşma tutanağına geçirilmesi, belgelerin aldatma yeteneğini haiz olup olmadığının değerlendirilmesi ve denetime olanak sağlanması bakımından belge aslının dosya arasında bulundurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
Kabule göre de;
3-5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından şartla salıverilme tarihine, kendi üst soyu ve diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olduğu gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-Suçun zincirleme biçimde işlendiği halde hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 22.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.