Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2012/17387 E. 2014/1692 K. 04.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17387
KARAR NO : 2014/1692
KARAR TARİHİ : 04.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/25292
MAHKEMESİ : Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/10/2009
NUMARASI : 2008/1496 (E) ve 2009/2176 (K)
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.02.2012 gün ve 2011/4-248-2012/37 sayılı kararında açıklandığı gibi; CMK.nun 196. maddesinin 2. fıkrasının açık düzenlemesinden anlaşılacağı üzere, yasa koyucu sorgunun yapılmasında sanıkların tutuklu olup olmadığı konusunda herhangi bir ayrıma yer vermeyerek, yalnızca sanığın yargılandığı suç için yasada öngörülen cezanın alt sınırını esas alan ilkeyi benimsemiştir. Maddede yer alan düzenlemelere göre alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece yapılması zorunludur. Buna göre, başka suçtan hükümlü olarak Güdül Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan sanığın talimat mahkemesine getirtilip, savunmasını yapacağını belirtmesi üzerine hakları hatırlatılarak sorgusunun yapıldığı ve savunma hakkının kısıtlanmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki bu yönden bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
CMK’nun 147 ve 30.07.2008 tarihli “TUTANAK” başlıklı belgeden, hakkında yakalama kararı bulunan sanığın, …Hastanesi civarında olabileceği duyumunun alınması üzerine yapılan uygulamada, durumundan şüphelenilerek kimliği sorulduğunda, kendi ismini verdiği, üst aramasında ele geçen ve daha önce vefat eden ağabeyine ait olan sürücü belgesinin, ekspertiz raporuna göre orijinal olup, üzerinde herhangi bir sahtecilik yapılmadığının anlaşıldığı, sanığın ağabeyi K. L.’e ait sürücü belgesini ibraz etmediği gibi ağabeyi ya da bir başkasına ait kimlik bilgilerini de kullanmadığı, tüm tutanakların kendi ismine göre düzenlendiği cihetle, “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçunun unsurlarının oluşmadığı ve Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK’nun 34, 230 ve 289/9. maddeleri uyarınca, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, suçun sübutuna ilişkin delillerin ve suçun yasal unsurlarının ne şekilde oluştuğunun kararın gerekçesinde açıkça gösterilmesi gerektiği de gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.