YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16424
KARAR NO : 2014/4971
KARAR TARİHİ : 18.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2012/68702
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/07/2009
NUMARASI : 2008/1397 (E) ve 2009/974 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahetcilik, dolandırıcılık
Sanığın katılana ait şirkette satış elemanı olarak çalışması, şirket adına hareket yetkisi olmaması karşısında, eylemin nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında kalabileceğine yönelik tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230, 232 ve 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 308/7. maddeleri uyarınca; mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçimde açık olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirebilmesi için, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken, bu ilkelere uyulmadan gerekçeden yoksun olarak sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
2- İddianameki sahte senet düzenlendiği ve… Aliminyum Şirketinden alındığı belirtilen malın iş yerinden habersiz olarak başka bir yere satıldığı yönündeki anlatımına göre; dolandırıcılık suçu yönünden bu hususlarda sanığın çalıştığı şirket ile diğer şirketlere ait ilgili evrakları üzerinde bilirkişi aracılığı ile zarar miktarının ve kimin zarara uğratıldığının tespit edilmesi ve gerektiğinde zarara uğrayan kişinin davaya dahil edilmesi gerektiği halde iddianamede yer almayan dava dışı tahsilata ilişkin zararı da kapsayan yetersiz ve varsayıma dayalı bilirkişi raporuna göre eksik soruşturmayla hüküm kurulması,
3- Adli emanetteki suça konu belgelerin akıbeti hakkında karar verilmemesi,
Kabule göre de;
4- 5237 sayılı TCK’nun 51 ve 5271 sayılı CMK’nun 231/6. maddelerinde belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılarak sonucuna göre sanık hakkında erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin belirlenmesi gerekirken, hangi şartların oluşmadığı gösterilmeden “şartları oluşmadığından” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde TCK’nun 51 ve CMK’nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
5- Dolandırıcılık suçu yönünden sanığın katılanın zararını karşıladığını beyan etmesi, katılan vekilinin de 12.02.2009 havale tarihli dilekçe ile sanığın 7.460,00 TL tutarında altını katılana verdiği belirtmesine rağmen TCK’nun 168. maddesinde yeralan etkin pişmanlık hükümlerinin tartışılmaması,
6- Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden TCK’nun 62. maddesinin uygulanmasına rağmen dolandırıcılık suçu yönünden tartışılmaması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.