Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/9801 E. 2023/10225 K. 25.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/9801
KARAR NO : 2023/10225
KARAR TARİHİ : 25.10.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/671 E., 2023/452 K.
KARAR : Ret

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen Kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurumun 17.06.2014 tarihli yurtdışı borçlanma başvuru işleminin iptali işleminin iptaline, buna bağlı olarak davacının davalı Kuruma yaşlılık aylığı maaş bağlanması başvuru tarihi olan 02.04.2013 tarihinden itibaren bağlanması gereken yaşlılık maaşının bağlanmasına ve yasal faizleriyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 24.04.2014 tarihinde Fransa’daki çalışmalarını 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma talebinde bulunduğunu ve talebini Türkiye’de 5510 sayılı Kanun’un madde 4/1-(a) maddesi kapsamında 12 gün çalışması bulunduğunu beyan ederek talebini imzaladığını, Kurumun borçlanma talebini değerlendirdiğini, kabul ettiğini ve gerekli işlemleri yaptığını ancak müvekkili Kurum sosyal güvenlik denetmeni tarafından düzenlenen 30.05.2014 tarihli raporda; davacının 11.08.2012-22.08.2012 dönemini kapsayan çalışmalarının gerçeği yansıtmadığını, çünkü o tarihlerde Türkiye’de dahi bulunmadığının belirlendiğini, davacıya 17.06.2014 – 3135440 tarihli yazı ile borçlanması halinde 5510 sayılı Kanun’un madde 4/1-(b) kapsamında değerlendirileceği bilgisi verildiğini, çünkü ilgili kanun maddesinde yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre sigortalılıkları yoksa aynı Kanun’un 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir hükmünü taşıdığını, davacının Türkiye’de geçerli sigortalılık süresi bulunmadığından borçlanma talebinin madde 4/1-(b) kapsamında yapılabileceğini, kurum tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.07.2015
tarihli ve 2014/678 Esas, 2015/340 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile SGK’nın 17.06.2014 tarihli yurt dışı borçlanma işleminin iptaline ilişkin işleminin iptaline, davacıya Kuruma başvuru tarihini takip eden 01/05/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. 1.Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 18.05.2017 tarihli ve 2015/18046 Esas, 2017/4225 Karar sayılı bozma kararında; Mahkemenin, davacının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamındaki çalışmalarının gerçek ve fiili çalışmaya dayalı olduğu yönünde davanın kabulüne karar vermesi eksik incelemeye dayalıdır. Mahkemece işyerine ait Kurum nezdindeki işyeri sicil dosyası, bildirime esas dört aylık hizmet belgeleri ile dönem bordroları getirtilmeli, bordro tanıkları ve komşu işyeri tanıkları dinlenmeli, özellikle davacının 11.07.2012-29.08.2012 tarihleri arasında Emniyet kayıtlarına göre yurt içinde olduğu dikkate alınmak sureti ile davacının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamındaki çalışmalarının gerçek ve fiili olup olmadığı usulünce araştırılmalı,

Ayrıca, 3201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi gereğince, borçlanılan süreler gözetilerek yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, yurt dışındaki çalışma veya çalışmaya dayalı yardım ilişkisinin sona ermesi gerekmekte olup; Mahkemece, tahsis tarihi olan 02.04.2013 tarihi ve sonrası süre yönünden davacı için kesin dönüş şartının belirlenmesiyle ilgili olarak yurt dışından aylık alıp-almadığı veya yurt dışında çalışıp-çalışmadığı veyahut da çalışmaya dayalı olarak yardım alıp-almadığı resmi belgeler, yeni tarihli yurt dışı çalışma belgesi celbi ile kesin dönüş şartı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğu, yine davacının faiz talebi yönünden karar verilmemesi hatalı olup bozma nedeni olduğundan bahisle bozulmuştur.

Mahkemenin 1. bozma ilamına uyarak verdiği 26.12.2019 tarihli ve 2017/1015 Esas, 2019/1182 Karar sayılı 2. kararıyla; uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı uyarınca, davacının 02.04.2013 tarihi ve bu tarihten sonraki süreçte Fransa’dan aylık alıp almadığı, Fransa’da çalışmalarının bulunup bulunmadığı veya Fransa’daki çalışmasına dayalı olarak yardım alıp almadığına yönelik bilgilerin, resmi belgelerin ve varsa yeni tarihli çalışma belgelerinin birer örneğinin gönderilmesi için Fransa yetkili makamına adli yardım istinabesi gönderilmiş, Fransa Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı tarafından mahkememize gönderilen 07.06.2019 tarihli cevabi yazı ile davacının talep edilen bilgileri temin etme görevinin bulunduğu belirtilerek talebin yerine getirilemediğinin bildirildiği, davacının Türkiye’de 11.08.2012-22.08.2012 tarihleri arası çalışmaları yönünden, … ünvanlı işyerinde bordro tanığı bulunmadığı, dinlenen komşu işyeri tanıkları davacının çalışma iddiası yönünden bilgi sahibi olmadıklarını beyan ettikleri bu itibarla davacının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamındaki çalışmasının gerçek ve fiili olduğu hususunun davacı tarafça kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delillerle de kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

B. 2. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 21.10.2021 tarih, 2017/1015 Esas, 2019/1182 Karar sayılı bozma kararında; Mahkemece, işyerine ilişkin vergi kayıtları ve davalı Kurum kayıtları celp edilerek, işyerinin hangi tarihten itibaren faal olduğu, halen faaliyetine devam edip etmediği, ne işle iştigal ettiği, işyerine ilişkin Kurum tarafından yapılmış denetim olup olmadığı, davacı ile işverenler arasında akrabalık ilişkisi olup olmadığı araştırılarak, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin komşu işyeri bodroları celp edilerek tanıklık yapabilecek kişiler tespit edilerek beyanına başvurulmalı, ayrıca Kurum, davacıya ait 11.08.2012-22.08.2012 tarihleri arası 4/1-a çalışmalarının iptaline ilişkin denetim raporundan fiilen işyerinde denetim yapmadığı, sadece giriş-çıkış kayıtlarına dayandığı anlaşılmakta olup Kurum denetim raporunun dayanağını oluşturan Türkiye’de bulunmadığı iddiasına ilişkin celp edilen emniyet giriş-çıkış kayıtlarından 11.07.2012-29.08.2012 tarihleri arası yurt içinde olduğu hususları da dikkate alınarak çalışmanın gerçek ve fiili bir çalışma olup olmadığı usulünce araştırılarak karar verilmelidir.

Ayrıca davacıya ait yeni tarihli yurt dışı çalışma belgesi davalı Kurumdan istenilerek, önceki bozma kararı dikkate alınarak kesin dönüş ve tahsis koşulları irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının Türkiye’de 11.08.2012-22.08.2012 tarihleri arası çalışmaları yönünden, … ünvanlı işyerinde bordro tanığının bulunmadığı, dinlenen komşu işyeri tanıklarının davacının çalışma iddiası yönünden bilgi sahibi olmadıkları, bu itibarla davacının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi kapsamındaki çalışmasının gerçek ve fiili olduğu hususunun davacı tarafça kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delillerle de kanıtlanamadığı anlaşılmakla davacı Kurumun davaya konu yurt dışı borçlanmasının iptaline yönelik işleminin usul ve yasaya uygun olduğu Mahkemece kabul edilerek, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili: 3201 sayılı Kanunda belirtilen kesin dönüş şartı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ve ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3210 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin 4 üncü fıkrası ile 6 ncı maddesi hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine, gönderilmesine,25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.