Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/8921 E. 2023/9170 K. 04.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/8921
KARAR NO : 2023/9170
KARAR TARİHİ : 04.10.2023

MAHKEMESİ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/288 E., 2023/774 K.
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ: … İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/259 E., 2017/488 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Kurum işleminin iptali davasında, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 25.06.2020 gün 2020/1506-2020/3972 sayılı ilamı ile karar bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına direnilmiştir.
Direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 25.02.2021 tarih ve 2021/1156-2021/2281 sayılı kararı ile bozma ilâmı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2022 tarih 2021/10-294 Esas, 2022/1360 Karar sayılı ilamı ile direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, veteriner hekim …’in kliniğinde büro elemanı olarak, telefonlara bakarak, satış işlemleri yaparak çalıştığını, işe giriş bildirgesi verildiğini, SGK primlerinin düzenli olarak yatırıldığını, Kurum tarafından yapılan tek yönlü eksik inceleme sonucunda müvekkilinin fiilen çalışmadığı gerekçesiyle hizmetlerinin iptaline karar verildiğini belirterek davacının 01.07.2011-30.05.2015 tarihleri arasındaki iptal edilen sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, müvekkili Kurumun davada fer’i müdahil olarak devamına karar verilmesini, Sosyal Güvenlik denetmenlerince ilgili işyerinde 17.09.2015 tarihinde yapılan denetim neticesinde tanzim olunan 15.02.2016 tarihli raporda sigortalılık bildirimlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ile ilgili gerek sigortalıların ifadeleri, gerekse …’in alınan ifadesi yapılan çevre soruşturması ve Seben Kaymakamlığı İlçe Emniyet Amirliğinden gelen yazı sonucunda …’in yanında işyerinin faaliyete geçtiği tarihten itibaren çalışan olmadığının tespit edildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 31.10.2017 tarihli ve 2016/259 Esas, 2017/488 Karar sayılı kararı ile “Davanın kabulü ile
1-)… Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 15/02/2016 tarih ve 2016/M.K./18 sayılı denetmen raporuna istinaden gerçekleştirilen kurum işleminin iptali ile, davacının… işyeri sicil nolu … unvanlı işyerinde 01/07/2011-30/05/2015 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitine,” karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi 12.06.2018 tarihli ve 2018/364 Esas, 2018/1147 Karar sayılı kararı ile “Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararının davacının sigortalı çalışan olup olmadığının tespiti bakımından bağlayıcı olmadığı, dava dışı işyerinde veterinerlik hizmetinin yanı sıra ürün satışı da yapıldığı, işyerinin bulunduğu yerleşim yerinin küçük olması nedeniyle işverene kısa zamanda ulaşmanın mümkün olduğu, zabıta amirliğince düzenlenen tutanakta işyerinde hafta içi çalışanın olmadığının, …’in işyeri dışında olduğunda telefonla çağrıldığının belirtildiği, komşu işyeri çalışanı olan tanıkların uyuşmazlık konusu dönemde işverenin denetimi ve gözetimi altında çalışan olup olmadığına dair açıklayıcı beyanlarının bulunmadığı, özlük dosyasında yer alan ücret bordroları ve puantaj kayıtları sonradan düzenlenmiş olabileceğinden bu belgelerin ücretin elden ödendiği iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı, davacı ile işveren arasında bağımlılık ilişkisinin oluşmadığı kanaatine varıldığı” gerekçesiyle “1-Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne,
… İş Mahkemesinin 2016/259 E., 2017/488 K. sayılı kararının kaldırılmasına,
2-Davanın reddine, “karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 25.06.2020 tarihli ve 2020/1506 Esas ve 2020/3972 Karar sayılı kararında; “…Davaya konu somut olayda; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 15.02.2016 tarihli Denetmen Raporu ile dava dışı …’e ait veteriner hekimliği işyerinden 03.03.2013-31.01.2016 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında Kuruma yapılan bildirimlerin iptali gerektiğine dair tespit üzerine, hizmet bildirimlerinin yapıldığı işyeri sahibi, işyeri muhasebecisi ve aralarında davacının da bulunduğu sekiz sigortalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, … Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/187 E. sayılı dosyasında “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik” suçundan açılan kamu davasının, tüm sanıkların Beraatine dair 18.04.2017 tarihinde 2017/83 K. sayılı karar ile sonuçlandığı, katılan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun ise … Bölge Adliye Mahkemesi 10.Ceza Dairesinin 21.02.2018 tarihli, 2017/1270 E. sayılı ilamı ile esastan reddine, kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
Söz konusu ceza davasında, işveren …’e ait işyerinin açılışı ile işyerinin faaliyetinin ve tüm sanıkların ücret bordroları ve sigorta prim ödemelerinin yasal düzenlemelere uygun olduğunun tespiti ile fiili çalışma şartının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun araştırıldığı; bu kapsamda veteriner hekimin geniş bir alanda çalıştığı, saha çalışmasının yoğun, gece-gündüz faaliyetinin yüksek olduğu belirtilerek, işveren sanığın tüm çalışanların hangi dönem ne iş yaptığına dair açıklamaları ile diğer sanıkların ve dinlenen üç tanığın ifadelerinin örtüştüğü, sigorta prim ödemelerine göre aynı dönemlerde birlikte çalıştıkları tespit edilen sanıkların da birlikte fiilen çalıştıkları kişileri anlattıkları, ayrıca SGK denetmenlerine verilen sanık ifadelerinde anılan işyerinin adresi, etrafında bulunan işyerleri ve binalar ile işyerinin iç mekan özelliklerine dair mevcut durumu anlatır geçerli bilgiler verdikleri, ücret ödemelerinin elden alındığı ve bordrolardaki imzaların ise kendilerine ait olduğuna dair beyanları gözetilerek çalışmaların fiili olduğu kanaati ile üzerlerine atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığından beraatlerine karar verildiği, böylece davacının fiilen çalıştığı ceza davasında maddi olgu olarak kesinleştiğinden ve iptale konu döneme ilişkin primlerinde ödendiği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur… “hususlarına işaret edilmiştir.
3.Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2020 tarihli ve 2020/902 E., 2020/1427 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten … tarafından …’e ait işyerinde 02.11.2011-30.01.2016 tarihleri arasında iptal edilen hizmetinin tespiti istemiyle açılan davada … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 12.06.2018 tarihli ve 2018/363 E., 2018/1149 K. sayılı kararı ile benzer gerekçelerle davacının haftada 1 gün olmak üzere ayda 4 gün temizlik işçisi olarak çalıştığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 25.06.2020 tarihli ve 2020/1509 E., 2020/3976 K. sayılı kararı ile onandığı, bu itibarla Yargıtay 10. Hukuk Dairesince Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararının bağlayıcı olmadığının kabul edildiği, öte yandan …’e ait işyerinden sigortalı gösterilen ancak veterinerlikle ilgisi bulunmayan mimar gibi kişilerin fiilen çalıştığının kabul edilmesinin işin doğasına ve dosya içerine aykırı olacağı, Kurumun farklı tarihlerde yaptığı denetimlerde işyerinin kapalı olduğuna, telefonla arandığı takdirde işverenin işyerine geldiğine ilişkin tespitleri karşısında küçük bir dükkan niteliğindeki işyerinde büro elemanı gibi işçi de çalıştırılmadığının anlaşıldığı, dosya kapsamına göre toplanan delillerden edinilen kanaat sonucunda Ceza Mahkemesi tarafından verilen ve vakıa tespiti mahiyetinde olmayan beraat kararının bağlayıcı bulunmadığı, bu nedenle iptal edilen dava konusu hizmetlerin gerçek olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
4.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2022 tarih 2021/10-294 Esas, 2022/1360 Karar sayılı ilamı ile “…Somut olayda; dava dışı işveren veteriner hekim … tarafından davacı adına işe giriş bildirgesi verilmesine ve sigorta primlerinin ödenmesine rağmen davalı Kurum tarafından sosyal güvenlik denetmeni tarafından düzenlenen rapora istinaden sigorta bildirimlerinin gerçeği yansıtmadığından bahisle davacının hizmetlerinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan davacı hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçundan dolayı açılan kamu davası sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin 18.04.2017 tarihli ve 2016/187 E., 2017/83 K. sayılı kararı ile sigorta prim ödemeleri, sanıkların birbirini doğrulayan savunmaları ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında bahse konu işyerinde fiilen çalıştığı gerekçesiyle davacının beraatine dair verilen kararın istinaf yolundan geçerek kesinleştiği tespit edilmiştir.
Bununla birlikte duruşmada ve keşifte dinlenen davacı ve kamu tanıklarının davacının iddia ettiği işin niteliğini, çalışma şeklini ve süresini doğrulayan beyanda bulundukları, bilirkişi heyeti tarafından uyuşmazlık konusu olan çalışma döneminde işyerinin faal olduğu ve işverenin işyerinde çalışacak işçiye ihtiyacının bulunduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bu itibarla ceza davasında davacının dava dışı …’e ait işyerinde fiilen çalıştığına dair maddi olgunun tespit edilmesi, davacının iddiasını doğrulayan tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava dışı …’e ait işyerinde 01.07.2011-30.05.2015 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığı, Kuruma yapılan bildirimlerin fiili ve gerçek çalışmaya dayandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Davanın kabulü ile,
a)Davacının, dava dışı …’e ait … işyeri sicil nolu işyerinde, 01/07/2011-30/05/2015 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının, bu çalışmalarının fiili ve gerçek olduğunun tespitine, davacının bu hizmetlerini iptal eden … SGM’nin dava konusu işleminin iptaline, ” karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ile işveren arasında sosyal güvenlik kanunları anlamında bağımlılık ilişkisinin olmadığını, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, fiili olmadığı gerekçesiyle davacının bir kısım hizmetlerinin iptaline ilişkin Kurum işleminin iptali ile bu hizmetlerinin fiili çalışma olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun’un 86/9 uncu maddesi hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.