Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/848 E. 2023/2765 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/848
KARAR NO : 2023/2765
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1345 E., 2022/2232 K.
FER’Î MÜDAHİL : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 12.07.2019
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/322 E., 2021/229 K.

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ve fer’i müdahil kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı fer’i müdahil kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin 1984 yılında çırak okuluna gittiğini, çıraklık döneminin 1986 tarihinde sona erdiğini, daha sonra davalı Kurumun Çelik Çekme Boru Fabrikasında, askerlik sonrasında ise pirinç fabrikasında çalıştığını, davacının davalı Kurum tarafından SGK’ya çırak olarak bildirildiğini, çalışmalarının üretime yönelik olması nedeniyle uzun vadeli sigorta primleri ödenmek suretiyle SGK’ya bildirilmesi gerektiğini, resmi Sanat ve Meslek Okullarındaki yapım ve üretim işlerinde çalıştırılan öğrencilerin okul içindeki tatbiki mahiyette yapım ve üretim işinde çalışmaları halinde sigortalı sayılmayacakları, ancak okul dışında üretime yönelik olarak bir işte çalıştırılmaları halinde sigortalı sayılacaklarını, konu hakkında yerleşik Yargıtay kararları bulunduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkilinin davalı MKE nezdinde çırak olarak Kuruma bildirilen çalışmalarının (mer’i mevzuatın müsaade ettiği dönemde) uzun vadeli sigorta kollarına tabi zorunlu sigortalı olarak tespit edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı MKE vekili, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının davalı Kurum nezdindeki Çelbor bünyesinde çalışmasına rastlanmadığını, davalı Kurumdaki çıraklık okulunun 3308 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle 1986 yılında kapandığını, davacının 3308 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinde aranan çırak olabilme koşullarını taşıdığından, dava dışı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Çıraklık Eğitim Merkezi (MEGSB) tarafından çıraklık eğitimine kabul edilmek suretiyle Çıraklık Sözleşmesine bağlı olarak çalıştığını, gerekli eğitimleri aldıktan sonra çıraklık diplomasına hak kazandığını, primlerinin dava dışı MEGSB tarafından ödendiğini, bu dönemde 3308 saylı Kanun gereğince asgari ücretin %30’u kadar ücret aldığını ve yılda 30 gün yıllık izin kullandığını, çıraklığın meslek ve sanat öğrenmeye yönelik bir eğitim türü olduğunu, buradaki asıl amacın üretim yapmaya değil, meslek öğrenmeye yönelik olduğunu, çırakların üretime dayalı bir çalışma içinde olsa bile bu çalışmanın nazari olarak öğrendiklerini uygulama amacı taşıdığını, uygulamalı çalışmanın çıraklık döneminin bir parçası olduğunu, davacının da zorunlu sigortalı olarak çalışan işçilerden farklı olarak daha düşük ücret aldığını ve daha fazla yıllık izin kullandığını, 506 sayılı Kanun’un sigortalı sayılmayanlar başlıklı 3 üncü maddesinde özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanun’un 35 inci maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı hükümlerinin bulunduğunu, 3308 sayılı Kanun’a göre çıraklık süresinin 3 – 4 yıl sürdüğünü, bu dönemde çıraklık sözleşmesi devam eden davacının hizmetlerinin işçilik olarak kabulü ile uzun vadeli sigorta kollarına tabi hizmet sayılmasının mümkün olmadığını, diğer işçiler gibi iki yıllık çıraklık okulu sonrası fabrikalarda pratik çıraklık eğitimine tabi tutulduğunu, eğitim niteliği taşıyan bu çalışmanın üretim olarak değerlendirilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Fer’i müdahil kurumu vekili, davanın hak düşürücü süreye uğradığını, 3308 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde kimlerin çırak sayılacağının, çırakların hangi haklardan yararlandığının hüküm altına alındığını, çırakların işçi olarak değerlendirilemeyeceğini, öğrenci statüsünde olduklarını, yalnızca iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigorta kollarına tabi olduklarını, 18 yaşını doldurduktan sonra sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı Kanun’un yalnızca işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin hükümlerinin uygulanabileceğini, konu hakkında emsal Yargıtay içtihatları bulunduğunu, davacının yerine getirdiği faaliyetlerin üretime katkıda bulunma saikiyle değil de öğrenim amacının etrafında toplanması nedeniyle bir hizmet akdinden söz edilemeyeceğini, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olamayacağını, davacının davalı işyerindeki çalışmalarının çıraklık eğitimi düzeyinde kaldığını, üretime yönelik değil öğrenime yönelik faaliyetlerde bulunduğunu, Kurumun işverenler tarafından gönderilen belgelere göre işlem yaptığını, eksik bildirilen sürelere ilişkin çalışmaların ücret tediye bordroları, işyeri puantaj kayıtları, vergi kayıtları gibi yazılı belgelerle kanıtlanması gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile; Kurumun 10.01.2020 tarihli ve 564431 sayılı yazıda, davacının … sicil numarasıyla ilk tescil tarihinin 01.08.1986 olduğu, iş başladığı tarihte çırak statüsünde olması nedeniyle 01.08.1988 tarihine kadar dönem bordrolarında ismine rastlanmadığı, söz konusu yazı ekinde yer alan hizmet dökümünde, davacının 45738 sicil no.lu davalı Kurumda 01.08.1988 tarihinde işe başladığı ikinci dönem bordrosu ile 44 prim/gün, üçüncü dönem bordrosu ile 120 prim/gün hizmet süresi bulunduğu, sigortalı ilk işe giriş bildirgesinde, davacının 23.04.1970 doğumlu olduğu, davalı Kurumda … sicil numarasıyla 01.08.1986 tarihinde işe alındığı, kimlik bilgileri ve imzasının bulunduğu, davalı Kurum tarafından dosyaya sunulan 31.07.2019 tarihli ve 125588 sayılı yazı ekinde yer alan çıraklık sözleşmesinin son sayfasında, sözleşmenin 03.08.1987 tarihi itibarıyla davacı (çırak adayı) ile davacı adına velisi …ile davalı Kurum vekili… tarafından imzalandığının kayıtlı olduğu, dosya kapsamındaki belge-bilgilerin bu şekildeki durumuna göre; Davacının 45738 sicil no.lu davalı Kurum’da taleple bağlı kalınarak 18 yaşını ikmal ettiği 23.04.1988 ile 31.07.1988 tarihleri arasında Kuruma çıraklık statüsünde bildirilen sürelerde hizmet akdiyle uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sürekli ve kesintisiz bir şekilde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’i müdahil kurum vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı MKE vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, çıraklık sözleşmesinin davacının velisi ile yapıldığını, yıllar sonra ilişkinin hizmet akdine tabi olduğunun iddia edilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürmüş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Feri müdahil kurum vekili; 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, çıraklık kapsamında geçen çalışmaların uzun vadeli sigorta kolları kapsamında değerlendirilemeyeceğini ileri sürmüş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, davacının 01.10.1987 tarihinde davacının velisi ile davalı arasında çıraklık sözleşmesi imzalanmışsa da kesinleşmiş mahkeme kararı ile bordro tanığı olan davacı tanığı ile davacı ile birlikte davalı işyerinde 1986 yılı ağustos ayından itibaren üretime yönelik olarak çalıştıklarını beyan etmesi karşısında davalı işyerinde geçen çalışmalarının üretime yönelik olduğu anlaşıldığından mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekili ve fer’i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde fer’i müdahil kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Fer’i müdahil kurum vekili istinaf dilekçesinde yer verdikleri hususları belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 23.04.1988-31.07.1988 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun’un 79 uncı maddeleridir.

3. Değerlendirme
1)Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79 ncu maddesidir. 506 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.

2) 506 sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6 ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.

Atıf yapılan ve dava konusu dönemde yürürlükte bulunan özel kanun olan 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 3 üncü maddesi, çırağı; “çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi” olarak tanımlanmıştır.

Anılan Kanun’un “Çıraklık Şartları” başlıklı 10’uncu maddesine göre çırak olabilmek için,
a)14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak. (Bu bentte yer alan “onüç yaşını” ibaresi, 16/08/1997 tarih ve 4306 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle “ondört yaşını” olarak değiştirilmiştir.)

b)En az ilköğretim okulu mezunu olmak.

c)Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak gerekmektedir.

Ancak, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir. Kanun’un 13 üncü maddesi hükmüne göre ise; “Bu Kanunun uygulandığı yer ve meslek dallarında 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun çıraklık sözleşmesine dair hükümleri ile 18 yaşını doldurduktan sonra sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı İş Kanunu’nun, İşçi Sağlığı ve Güvenliği başlıklı beşinci bölümünde yer alan hükümleri dışındaki hükümler uygulanmaz.”

Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.

Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.

Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; …, 1977 Baskı, s;130).

Somut dosyada; davacının 23.04.1988-31.07.1988 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep ettiği, davalı iş yerinden 01.08.1988-2019/11 döneminde bildirimlerinin bulunduğu, davalı iş yerinden 01.08.1986 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiği, diğer yandan … Çıraklık Eğitim Merkezi tarafından davacı adına düzenlenmiş 01.10.1987 tarihli işe giriş bildirgesinin olduğu, davacı tanığı dinlenmek suretiyle karar verildiği anlaşılmıştır.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, hüküm eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır. Bu nedenle talep edilen dönemde çalışması bulunan bordro tanıkları tespit edilerek beyanları alınmalı, kanaat edinmeye yetecek kadar tanık dinlenilmeli, davacının çırak olup olmadığı, üretime yönelik çalışıp çalışmadığı sorularak çalışmanın üretime yönelik olup olmadığı tespit edilmeli, ayrıca okul kaydı araştırılmalı, çıraklık eğitim merkezinde çırak olarak iş yerinde çalıştırılmasına ilişkin varsa kayıtlar celp edilerek tanık beyanları ile birlikte değerlendirilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.