Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/8107 E. 2023/9892 K. 18.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/8107
KARAR NO : 2023/9892
KARAR TARİHİ : 18.10.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2407 E., 2023/862 K.
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 16. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/231 E., 2022/114 K.

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının … Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezinde (TÖMER) 1994-2013 tarihleri arasında işçi statüsünde, 2013-2016 tarihleri arasında sözleşmeli öğretim görevlisi olarak çalışarak, 14.11.2016 tarihinde emekli olduğunu, 01.09.1992-05.01.1994 tarihleri arasında davalı işyerinde hem Türkçe öğretmeni olarak derslere girdiğini, hem de idarecilik (Eğitim Direktör Yardımcısı olarak) yaptığını, tam zamanlı olarak çalıştığı, ancak sigorta kaydının yapılmadığını, sözleşmeli öğretmenlere denk bir maaş ile çalıştığını, davalı Kurum tarafından davacının, 1992-1993 tarihleri arasında ihtiyaç duyulan dönemde ders saat ücreti olarak çalışmasının bulunduğunu ikrar ettiğini belirterek, davacının 01.09.1992-05.01.1994 tarihleri arasında davalı Kurumda tam zamanlı sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının iddialarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Fer’i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı, hak düşürücü süre, derdestlik, husumet, görev ve yetki itirazında bulunduklarını, davacının talebi ile ilgili Kurumun yaptığı işlemin doğru olduğunu, herhangi bir eksiklik bulunmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…davacının dava konusu dönemde her hangi bir yerde çalışma kaydının olmaması, … Üniversitesi Rektörlüğünün 02.09.1992 tarihli ve 13768 sayılı onayıyla 1992-1993 öğretim yılında ders saati başı ücret ödenmek kaydıyla 2547 sayılı Kanunun değişik 31.maddesi gereğince görevlendirilmesinin uygun görülmesi, davacı ile TÖMER Başkanlığı arasında 15.01.1994 tarihinde imzalanan hizmet sözleşmesine göre davacının haftalık çalışma saatinin12 saat karşılığı brüt 8.938.500 TL ücret ödeneceğinin belirlendiği ve 1994/1 ayı dahil bu tarihten itibaren davacıya aylık 30 gün üzerinden sigorta bildirimi yapılması, davacının tam gün çalıştığına ve ayrıca idari görevlerinin de bulunduğuna ilişkin bordro tanıklarının beyanları, iş yeri görevlendirme onay yazısı ve tüm dosya kapsamına göre davanın tüm dönem yönünden kabulüne karar vermek gerekmiş, talebin 01 eylül tarihine ilişkin olması, onayın 2 eylül tarihinde olmasına göre, maddi hata niteliğinde değerlendirilerek bu fark nedeniyle kısmen red kararı verilmemiş, bu düşünce ve kanaatlerle…” davanın kabulü ile davacının 0185115.06 sicil sayılı davalı işyerinde 02/09/1992 – 05/01/1994 tarihleri arasında hizmet aktine dayalı olarak asgari ücret ile sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilileri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Fer’i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ile tüm dosya kapsamından, işyeri kayıtlarından ve dinlenen kamu tanık beyanlarından davacının nizalı dönemde davalı yanında çalıştığı anlaşılmakla kurulan hükme ilişkin mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı görülmekle Davalı … vekili ve fer’i müdahil Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri, istinaf gerekçeleri ile kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.09.1992-05.01.1994 tarihleri arasındaki davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
2.Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin onuncu fıkrasına göre “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
3. Değerlendirme
1.Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanun’un kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun’un 5’inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir.
2.Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihinde kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
3.Somut olayda, davacının, davalı işveren yanından 15.01.1994-14.10.1994 ve 15.12.1994-14.11.2016 tarihleri arasında bildirimlerinin bulunduğu, davanın ise 01.03.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
4.Mahkemece yapılacak iş; davacının hizmet tespitini talep ettiği dönem yönünden, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 14.10.1994-15.12.1994 tarihler arası dönemde taraflar arasındaki sözleşmenin askıya alınıp alınmadığı, 14.10.1994 tarihinde verilen çıkış bildirim kodu da incelenmek suretiyle bu dönemde işe ara verilip verilmediği araştırılmak suretiyle kabul edilen hizmet süresi yönünden yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı değerlendirilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.