Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/7838 E. 2023/8023 K. 12.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7838
KARAR NO : 2023/8023
KARAR TARİHİ : 12.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasında Mahkemece hizmet tespiti davasında davanın kabulüne dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve ek kararla davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı fer’i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalıya ait işyerinde 03.05.1993 tarihinde çalışmaya başladığını 5 ay çalıştığını, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, sigorta primlerinin eksik ödendiğini, hizmet süresinin fiili duruma uygun olmadığını belirterek sigortalı çalışma süresinin tespitini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürenin geçtiğini, hizmet tespitine ilişkin talebin yasal ve hukuksal tüm incelemeler sonucunda değerlendirilmesi, Kurum kayıtlarının aksine eşdeğer nitelikte resmi belgelerle kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı iş veren cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13.06.2016 tarihli, E.2015/42, K.2016/207 sayılı kararıyla açılan davanın kabulü ile davacının davalı iş veren yanında;

03.05.1993 – 31.07.1993 tarihleri arasında, 87 gün, günlük 37.230- ETL ücretle,
01.08.1993 – 03.08.1993 tarihleri arasında, 3 gün, günlük 67.950-ETL ücretle, 506 sayılı Kanun’a tabi olarak hizmet akdi ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde feri müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairemizin 09.06.2020 tarihli ve E.2019/5396, K.2020/2957 sayılı kararında; “…Mahkemece, davacının davalı Kuruma bildirilen herhangi bir hizmeti olup olmadığı sorulmadan, hizmet döküm cetveli istenilmeden, davalıya ait işyeri kapsamı ve ne zamandan beri kapsamda olduğu, vergi kaydı veya yoklamasının yapılıp yapılmadığı araştırılmadan, davacının çalışıp çalışmadığı hususunda bilgi sahibi olabilecek komşu veya bordrolu işyerlerinden kimselerin olup olmadığı emniyet aracılığıyla sorulmadan komşu veya bordrolu olup olmadığı dahi belli olmayan tanıkların beyanları esas alınarak karar verilmesi isabetsiz olup, bozma nedenidir.

Mahkemece, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; öncelikle davalı işyerinin kapsama alınış tarihinin belirlenmesi, işyeri dosyası ile davalı Kurumca bu işyeri hakkında denetim yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması, davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgelerin davalı Kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının işverenden getirtilmesi, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkâr edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delillerinin sorulması; dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler emniyet veya zabıta aracılığıyla saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulması; bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu, işyerindeki işçi sayısı ve vergi dairesine bu duruma ilişkin işveren tarafından bildirimde bulunulup bulunulmadığının sorulması ile yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliğinin nazara alınması, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu hususun, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 60/G maddesinde “Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir” hükmü öngörülmüştür. Maddedeki “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Davacının, aynı Kanun’un geçici 54 üncü maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir. Bu nedenle, 02.07.1978 doğumlu olan davacı yönünden eylemli çalışmanın varlığı halinde sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşın doldurulduğu 02.07.1996 olarak kabulü, bu tarihten önceki hizmet sürelerinin ise, yalnızca prim ödeme gün sayısına dâhil edilmesi gereğinin gözetilmemesi de isabetsiz olup bozma nedenidir.” gereğine işaret edilerek bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 22.03.2023 tarihli, E.2020/176, K.2023/112 sayılı kararı ve 22.05.2023 tarihli ek kararıyla “… taraflarca yasal süre içerisinde bildirilen ve uyuşmazlığın esasına etkili olduğu değerlendirilen tüm delillerin celp edildiği, dava konusu talebin davacının sigorta başlangıç tarihinin 03.05.1993 tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkin olduğu, Yargıtay bozma ilamı gözetilerek Kurum kayıtlarının celp edildiği, komşu işyeri araştırmasının yapıldığı, işe giriş bildirgesi üzerine grafolog bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 16.02.2023 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu işe giriş bildirgesindeki imzanın davacının eli ürünü olduğu hususunun kabulünün gerektiğinin bildirildiği, bordro tanığı ve davacı tanıklarının ifadelerinin alındığı, tanıklar … ve …’in dava konusu dönemde sigortalı çalışmalarının olduğu, tanık …’ın ise komşu işyeri tanığı mahiyetinde olduğu, dosyaya celp edilen tüm bilgi ve belgeler, grafolog bilirkişi raporu ve tanık beyanları ile davacının dava konusu tarihte fiili çalışma iddiasının doğrulandığı anlaşılmış; (02.07.1978 doğumlu olan davacı yönünden eylemli çalışmanın varlığı halinde sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşın doldurulduğu 02.07.1996 olarak kabulü, bu tarihten önceki hizmet sürelerinin ise, yalnızca prim ödeme gün sayısına dâhil edilmesi gereği gözetilerek) davacının sigorta başlangıç tarihinin 03.05.1993 olduğunun, 506 sayılı Kanun’un 60 ncı maddesinin (G) bendi ile geçici 54 üncü maddesi gereği davacının sigorta başlangıç tarihi olarak (18 yaşını doldurduğu) 02.07.1996 tarihinin esas alınması gerektiğinin ve 18 yaşından önceki (03.05.1993 tarihindeki 1 günlük) çalışma süresi için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinin, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilmesi gerektiğinin tespitine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” ve “…bordro tanığı ve davacı tanıklarının ifadelerinin alındığı, tanıklar … ve …’in dava konusu dönemde sigortalı çalışmalarının olduğu, tanık …’ın ise komşu işyeri tanığı mahiyetinde olduğu, dosyaya celp edilen tüm bilgi ve belgeler, grafolog bilirkişi raporu ve tanık beyanları ile davacının dava konusu tarihte fiili çalışma iddiasının doğrulandığı, bu nedenle davacının 03.05.1993-03.08.1993 tarihleri arasına yönelik hizmet tespit talebinin de kabulüne karar vermek gerektiği anlaşıldığından buna ilişkin aşağıdaki şekilde ek karar verilmiştir.” gerekçesiyle, -03.05.1993-03.08.1993 tarihleri arasına yönelik hizmet tespit talebine yönelik davanın kabulü ile;

a)Davacının 26119687818.34.02 sicil sayılı ve “… Tekstil… Ltd. Şti.” unvanlı dava konusu iş yerinde 03.05.1993-03.08.1993 tarihleri arasında 3 ay (90 gün) süre ile brüt asgari ücret karşılığında çalıştığının tespitine,

b)506 sayılı Kanun’un 60 ncı maddesinin (G) bendi ile geçici 54 üncü maddesi gereği davacının sigorta başlangıç tarihi olarak (18 yaşını doldurduğu) 02.07.1996 tarihinin esas alınması gerektiğinin tespitine,

c)Davacının 18 yaşından önceki (03.05.1993-03.08.1993 tarihleri arasındaki) çalışma süresi için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinin, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer’i müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Fer’i müdahil Kurum vekili tanık anlatımlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci, 438 inci maddesinin yedi, sekiz, dukuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesi

3. Değerlendirme
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesidir. 506 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.

Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2006 tarihli, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).

Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 …, 1974, sayfa 395 vd.)

Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

Somut davada, davacı davalıya ait tekstil atölyesi işyerinde ortacı olarak 03.05.1993-03.08.1993 tarihleri arasında çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 03.05.1993 tarihi olduğunun tespitini talep etmiştir.

Mahkemece, davacının sigorta başlangıcına yönelik verdiği karar isabetli ise de, davacının 03.05.1993-03.08.1993 tarihleri arasında çalıştığının tespitine yönelik verilen karar eksik incelemeye dayalıdır.

Mahkemece; yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında irdeleme yapılarak, resen araştırma ilkesi kapsamında uyuşmazlık konusu dönemde çalışması olan bordro tanıkları belirlenerek kanaat edinmeye yeter sayıda tarafsız bordrolu çalışanlar tanık olarak dinlenmeli, dinlenen tanıkların hizmet döküm cetveli getirtilerek beyanları ve çalışma süreleri denetlenmeli, böylece gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu hususun, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.