Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/7734 E. 2023/7775 K. 11.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7734
KARAR NO : 2023/7775
KARAR TARİHİ : 11.07.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2021/412 E., 2022/432 K.

KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4447 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılmaya yönelen belgelerin işleme alınması gerektiğinin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair, karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkil davacı şirketin, 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı işsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici 10 uncu madde ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği md. 103/4.f hükümlerine dayanarak geçmiş dönemleri ilişkin olarak sigorta prim teşvikinden yararlanmaya yönelik yaptığı başvurunun, davalı kurum tarafından 18.03.2015 tarih ve 2015/10 sayılı İç Genelge nedeniyle işbu davalı kurum kararının iptali ve ayrıca müvekkil davacı şirketin anılan yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinden hukuka uygun olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından kuruma verilen dilekçenin 6111 sayılı Kanun’la yapılan sigorta prim desteği düzenlemelerinin uygulanmasına esas olmak üzere başvuru tarihinde 2011/45 sayılı genelgenin yürürlükte olduğunu, bu genelgenin “4.1.1 Destekten yararlanılabilmesi için gerekli genel şartlar” başlığı altında (g) bendinde “Aylık prim ve hizmet belgesinin kurumumuza yasal süresi içinde gönderilmesi” bölümünde ” 4447 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu maddesinde öngörülen sigorta primi işveren hissesi desteğinden yararlanılabilmesi için 6111 Kanun numarası seçilmek suretiyle düzenlenmiş olan aylık prim ve hizmet belgesinin yasal süre içinde kuruma verilmiş olması gerekmektedir.” hükmünün bulunduğunu bu nedenlerle de yersiz ve haksız açılmış olan davanın reddine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi, 17.11.2020 tarihli ve 2019/240 Esas, 2020/351 Karar sayılı kararı ile “…. BAM. kaldırma kararı ile, “Mahkemece, yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürülüğe giren Ek m.17 hükmüne göre, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davaların konusuz kalacağı ancak bu maddedeki şartların yerine getirilip getirilmediğinin ve söz konusu maddenin değerlendirilmesi ile bu konuda karar verme yetkisinin İlk Derece Mahkemesine ait olduğu, davacının istinafı açısından bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından anılan yasa maddesi kapsamına göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay’da benzer davalarda bu kararı vermiştir. (Yarg. 10.HD 2017/3110E, 2018/5539K; Yarg. 21 HD., 2018/3465 E., 2018/7825 K.). Bu itibarla dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiğinden aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” mahkememiz kararı kaldırılmıştır. Kaldırma kararı sonrası işbu esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.

Kaldırma kararı sonrasında, kurumdan davacının karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7103 sayılı kanunun 70 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Ek madde 17 hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorulmuş, 7103 sayılı Kanun’un 70 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Ek 17 nci madde uyarınca yapılan işlemin bildirilmesi konulu yazıya verilen 13.11.2020 tarihli Kurum yanıtı içeriğinde, Ek 17 nci madde kapsamında davacının başvurularının yazıları ekinde gönderildiği ve kurumca tüm işlemlerinin tamamlandığı bildirilmiştir. Bu haliyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından; 7103 sayılı Kanun’un 70 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Ek 17 nci maddesi doğrultusunda vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilerek, davanın konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
İstinaf başvurusunda bulunan davalı vekili, davacı hakkında 2015/10 sayılı Genelge hükümlerince yapılan kurum işlemlerinin yerinde olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini belirterek verilen kararın kaldırılması ile davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin, 01.03.2021 tarihli 2021/312 Esas, 2021/464 Karar sayılı kararı ile, ilk derece mahkemesine ait kararın usule ve yasaya uygun olduğu değerlendirmesi ile davalı SGK vekiline ait istinaf itirazının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 01.03.2021 tarihli 2021/312 Esas, 2021/464 Karar Sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin, 22.06.2021 tarihli ve 2021/5780 Esas, 2021/8738 Karar sayılı sayılı kararında; “…Eldeki davada ise, Ek 17 nci maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Diğer taraftan, Ek 17 nci maddenin 4 üncü fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu’nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa’nın 153 üncü maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33 üncü maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.

Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17 nci maddenin gelmesi ve daha sonra 4 üncü fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17 nci maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.” denilmek suretiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile, “…Mahkememizce verilen 17.11.2020 tarih, 2019/240 Esas, 2020/351 sayılı kararında 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi hükmü uyarınca dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar davalının istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 01.03.2021 tarih, 2021/312 E. 2021/464 K. sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalının temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 10. HD’nin 22.06.2021
Tarih, 2021/5780 Esas, 2021/8738 Karar sayılı ilamıyla “…Ek 17 nci maddenin gelmesi ve daha sonra 4 üncü fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17 nci maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmeli…” gerekçesiyle bozularak mahkememize gönderilmiştir. Bozma ilamı üzerine bozma ilamı doğrultusunda yargılama yapılmıştır.

Mahkememizce davalı kurumdan davacının karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7103 sayılı kanunun 70 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Ek madde 17 hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorulmuş, 7103 sayılı Kanun’un 70 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Ek 17 nci madde uyarınca yapılan işlemin bildirilmesi konulu yazıya verilen 13.11.2020 tarihli Kurum yanıtı içeriğinde, Ek 17 nci madde kapsamında davacının başvurularının yazıları ekinde gönderildiği ve kurumca tüm işlemlerinin tamamlandığı bildirilmiştir. Bu haliyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından; 7103 sayılı Kanun’un 70 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Ek 17 nci maddesi doğrultusunda vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilerek, davanın konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı Kurum vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde; kurumca yapılan işlemlerin yerinde olduğunu, aksine verilen kararın yerinde olmadığını belirterek, verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4447 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılmak için verilen belgelerin kurumca işleme alınması gerekip gerekmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4447 sayılı Sosyal Sigortaları ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 10 uncu maddeleri hükümleridir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen ilk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz edenin sıfatına göre ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

11.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.