Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/7589 E. 2023/8012 K. 12.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7589
KARAR NO : 2023/8012
KARAR TARİHİ : 12.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ile fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı işyerinde 01.11.2008-25.09.2013 tarihine kadar kesintisiz olarak asgari ücretle çalıştığını, davalıya ait malikanede ve bahçesinde daimi işçi olarak bekçilik bahçıvanlık bakım onarım tarımsal üretim, temizlik aşçılık gibi görevlerde çalıştığını, buna karşılık kendisine tahsis edilen hizmetli binasında ücretsiz barınma imkanı sağlandığını, mutfak giderleri hariç diğer elektrik, su, doğalgaz v.s faturaları davalı tarafından ödendiğini, davacının tüm çalışma süresi boyunca ücretlerinin elden ödenmiş olup sigortasız çalıştırılmış ve sigorta primlerinin ödenmemiş olduğunu, davalı tarafından iş akdinin sona erdirilmesi ve işçilik haklarının ödenmemesi üzerine davalı işverene noter kanalı ile ihtarname gönderildiğini, bu ihtardan sonra davalı davacıya işçilik haklan olarak elden 30.000- TL ödediğini, ancak yapılan ödeme sadece kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile fesih tarihine kadar ödenmeyen ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarını karşılamaya yettiğini, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücretlerinin ise ödenmediğini iddia ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili davasını tam ıslah ettiğini belirterek 08.02.2018 tarihli dilekçesi ile önceki beyanlarını tekrarla davacının çalışma şeklinin aylık tam zamanlı, bağımlı ve daimi bir çalışma olduğunun kabulü ile davacının 01.11.2008 – 25.09.2013 tarihleri arasında davalı işverenlik nezdinde kesintisiz çalıştığının tespiti ile bu sürede; gerçek ücretinin, sigorta primine esas tüm kazançlarının ve sigorta prim gün sayılarının belirlenmesi sureti ile ödenmeyen sigorta primlerinin tespitine ve davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında iş kanunu kapsamında bir iş ilişkisi bulunmadığından davanın görev yönünden reddi gerektiğini, ayrıca alacakların zamanaşımına uğradığından taleplerin reddi gerektiğini, davacının belirttiği tarihler arasında çalışmadığını, davacının ilk önce 2009 yılı başlarında ihtiyaç halinde ve davalının çağrısı üzerine zaman, zaman bağ evinin bahçesi ile ilgili gündelik usulü çalıştığını, gündelik yevmiye ile iki üç ayda bir gün birkaç saat hizmet verdiğini, davacı ile ancak 2009 yılı sonlarına doğru bağ evi bünyesindeki barınağa taşınması ile iş kanunu kapsamında olmayan süreksiz ve bağımlılık unsuru olmayan hizmet ilişkisi kurulduğunu, davacının hizmet ilişkisi kurulmaya başlandığı 2009 yılı sonundan 2013 yılının Temmuz ayına kadar çalışmasını süreksiz kısmi süreli olarak sürdürdüğünü, bu nedenle davacının fazla çalışma, hafta tatili yada genel tatil çalışması yapmasının mümkün olmadığım, iddia edilen çalışma saatlerinin gerçek dışı ve mantığa aykırı olduğunu, davacının davalıya ait barınakta kira karşılığı olarak oturduğunu, davalı tarafından davacıya fazla mesai yapması yada hafta tatili yada genel tatil günlerinde çalışması yönünde bir talimat verilmediğini, ayrıca davacının davalıdan hiçbir alacağının kalmadığını, davalı işveren tarafından davacıya tüm haklarının ödendiğini, bununla ilgili olarak hiçbir alacağının kalmadığını beyanla haksız ve yersiz olarak açılan davanın usul ve esas yönünden reddini talep etmiştir.

Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; hizmet tespiti süresi için dava açma süresi olan 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, kurum kayıtlarında davacının belirtilen tarihlerde bahsi geçen işyerinde çalıştığını gösterir herhangi bordro kaydı, işe giriş bildirgesi vs. belge yer almadığını, bordro kayıtlarında ismi bulunmayan davacının söz konusu işyerinde fiili olarak çalışmadığının kabul edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.03.2019 tarihli ve 2017/101-2019/155 sayılı kararıyla; ” Davanın Kabulü ile davacı …’ın davalı … işverenliğinde 01.11.2008-25.09.2013 tarihleri arasında kesintisiz olarak asgari ücretle çalıştığının ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi gereken prim gün sayısının 1765 gün olduğunun tespitine, … ” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.04.2021 tarihli ve 2019/1974-2021/647 Esas ve Karar sayılı kararıyla; mahkeme hükmü yerinde görülerek istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Daire kararında; “…Dosya kapsamına göre, davacının, davalıya ait Kargılı köyünde bulunan bağ evinde ve evin bahçesinde bekçilik, bahçıvanlık, bakım onarım, tarımsal üretim, temizlik, aşçılık hizmetinde çalıştığı iddiasıyla eldeki davayı açtığı, davacının ailesi ile birlikte bağ evinin müştemilatında kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, özel hayat ile iş hayatının iç içe girdiği bu gibi durumlarda; çalışılarak geçirilen sürenin saat olarak tespiti yapılarak, güne çevrilmek sureti ile karar verilmesi gerekmekte olup; çalışmanın tam süreli mi, kısmi süreli mi olduğu saptanmalıdır. Bu amaçla bağ evinin ve evin bahçesinin kapasitesi tam kapsamı ile belirlenmeli, davacının yaptığı iş/işler ortaya konulmalı, bu işler için günde ve haftada kaç saat çalıştığı, davacının günlük ne kadar süreyi davalıya hasrettiği araştırılmalı, bu hususlara ilişkin kanaat edinmeye yeter sayıda belirlenecek tanıkların beyanları alınmalı, varılacak sonuca göre tespiti gereken sigortalı gün sayısı tereddütsüz ortaya konulmalıdır….” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Dinlenen tanık anlatımları ile tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacının, davalıya ait Kargılı Köyü’nde bulunan villada, eşi ile birlikte, kendilerine tahsis edilen müştemilatta kalmak suretiyle çağrı üzerine değil sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığı, davacının villanın ve bahçesinin temizlik, bakım, bekçilik işlerini yaptığı, asgari ücretle çalıştığı, taraflar arasındaki ilişkinin yukarıda açıklanan hizmet ilişkisinin unsurlarını taşıdığı sonuç ve kanaatine varılmıştır….” gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalı … iş verenliğinde 01.11.2008-25.09.2013 tarihleri arasında kesintisiz olarak asgari ücretle çalışığının ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi gereken prim gün sayısının 1765 gün olduğunun tespitine, dair karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ile Feri Müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Fer’i müdahil Kurum vekili temyiz dilekçesinde; hak düşürücü sürenin geçtiğini, dosyaya yazılı delil sunulmadığını, davanın açılmasına Kurum sebep olmadığını beyanla eksik araştırmaya dayalı karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacı ve eşinin bir gün içerisindeki faaliyetleri, rutinleri ve hizmet süreleri aynı olmayıp bu husus tüm tanık beyanlarıyla sabit olduğundan davacının eşinin hizmet tespiti davasının kesinleşmesinin emsal teşkil etmeyeceğini, kamu tanığı dinlenmediğini, resen araştırma yapılmadığını, gerekçeli kararın önceki karrala aynı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
Dava, 506 sayılı Kanun’un 79/10 uncu (5510 sayılı Kanun’un m. 86/9 uncu) maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır.

Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2006 tarihli, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).

Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 …, 1974, sayfa 395 vd.)

Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

Davacı, davalıya ait malikane ve bahçesinde bekçilik, bahçıvanlık, bakım, onarım, tarımsal üretim temizlik ve aşçılık gibi işlerde 01.11.2008-25.09.2013 tarihleri arasında tam zamanlı hizmet akdiyle çalıştığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu, bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.

Dosya kapsamından, davacı ve eşinin davalıya ait arazide bulunan müştemilatta oturdukları, etrafı çevrili yaklaşık 3 dönüm arazide ev hizmetleri ve bakımı, temizlik gibi işlerin üstlenildiği, ancak 07.10.2013 tarihli adi yazılı sözleşme içeriğinde bekçilik yapıldığının belirtilmediği, davacının eşinin açmış olduğu hizmet tespiti davasında 01.11.2008-25.09.2013 tarihleri arasında çalıştığına dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece, davacının ailesi ile birlikte davalıya ait arazide bulunan müştemilatta ikamet etmesinin aynı zamanda bekçilik yaptığına yönelik kabulüne yeterli olmayıp, özel hayatın iş hayatı ile iç içe geçmesinin bir sonucu olduğu gözetilerek, davacının yaptığı iş/işler ortaya konulmalı, bu işler için günde ve haftada kaç saat çalıştığı, davacının günlük ne kadar süreyi davalıya hasrettiği araştırılmalı, davacının eşinin dava konusu dönemde tam süreli çalıştığının kabul edilmesi karşısında davacının eşe yardım niteliğinde çalışması olup olmadığı değerlendirilmeli, böylece çalışmanın çalışmanın tam süreli mi, kısmi süreli mi olduğu saptanmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

12.09. 2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.