Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/7530 E. 2023/8893 K. 28.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7530
KARAR NO : 2023/8893
KARAR TARİHİ : 28.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki iş kazası olduğunun tespiti ve iş göremezlik oranını tespitini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince iş kazasının tespiti yönünden karar verilmesine yer olmadığına, iş göremezlik oranının tespiti yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 05.09.2013 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti ile maluliyet oranını tespitini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı SGK vekili, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı DEDAŞ vekili, davacının kendi çalışanları olmadığını, ihale ile iş alan yüklenici firma işçisi olduğunu, davanın husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iş kazası tespitine yönelik dava bakımından; dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin dava bakımından; davanın kabulü ile davacının 05.09.2013 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle %11,1 oranında meslekte kazanma gücünden yoksun kaldığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, yargılama giderinin mahkemece eksik hesaplandığını, dosyanın Adli Tıpa gidiş geliş ücretlerinin hüküm altına alınmadığını belirterek, kararı istinaf etmiştir.

Davalı … ve Dağıtım A.Ş. vekili, davacının kendi çalışanı olmadığını, husumet itirazlarının olduğunu, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun ve daha önce alınan raporlarda, kişideki mevcut hastalığın davalı Kurumda fazla çalışma ile illiyet bağının olmaması yönündeki mütalaalara itibar edilmemesinin hatalı olduğunu, maluliyete neden olacak şekilde araz bulunmadığı tespit edilmiş olmasına karşın maluliyet tespitinin hatalı olduğunu belirterek, kararı istinaf etmiştir.

Davalı SGK vekili, davacının Kuruma başvurusu üzerine iş kazası tespiti yapıldığını, davanın konusuz kaldığını, davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeni ile aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, maluliyete ilişkin tespit hatalı olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … ve Dağıtım AŞ vekili temyiz dilekçesinde; istinaf gerekçelerini tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; istinaf gerekçelerini tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık meydana gelen kazanın iş kazası olduğunun ve iş göremezlik oranın tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Eldeki davaya konu olayın meydana geldiği tarih itibari ile davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesidir. Maddenin birinci fıkrasında iş kazası,

“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) (Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8. mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) (Değişik bend: 17.04.2008-5754 S.K./8. mad) Bu Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.

İş kazası nedeniyle sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi öncelikle Kurumun zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğunu kabul etmesine bağlıdır. İş kazası olgusu Kurumca kabul edilmezse somut olayda olduğu gibi sigortalının ya da hak sahiplerinin olayın iş kazası olduğunu dava yolu ile tespit ettirmesi gerekmektedir.

İş kazasını meslek hastalığından ayıran en önemli husus iş kazasının ani meydana gelen bir olay olmasıdır. Ani olayın gerçekleşmesinden sonraki bir vakitte sigortalıda bedenen veya ruhen zararlar meydana gelebilmektedir. Burada önemli olan husus meydana gelen zarar ile ani olay arasında illiyet bağının olup olmadığı meselesidir. Kanunda iş kazası tanımlanırken dıştan gelen bir etkinin varlığından bahsedilmemiştir. Bu nedenle sigortalının kalp krizi veya beyin kanaması geçirmesi ile intihar etmesi de iş kazası kapsamında değerlendirilmektedir. Burada önemli olan bir husus, olayın iş kazası sayılması ile işverenin kazanın meydana gelmesinde kusuru olup olmadığı halinin karıştırılmaması gerektiğidir. Zira bir olayın iş kazası sayılması ile işverenin kusurunun bulunması durumu aynı değildir. Önemine binaen belirtmek gerekir ki illiyet bağının varlığı için sigortalının yaptığı iş ile gerçekleşen kaza arasında bir bağ olması gerekmektedir (Özdemir, Halil, Türk Mevzuatında İş Kazasının Tespiti Davaları, Yargıtay Dergisi, Temmuz 2018, cilt 44, sayı 3).

2) Diğer taraftan, olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun’un 12 nci maddesi hükmüne göre alt işveren, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3 üncü kişidir.

Asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverinin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.

İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.

Alt işveren sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da, işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.

3. Değerlendirme
1.Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde, Mahkemece verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.

2.Davacının davaya konu kazanın gerçekleştiği tarihte bildirimlerinin dava dışı şirketlerden olduğu anlaşılmakla bildirimlerin yapıldığı dava dışı şirketler ile davalı …Ş. arasındaki sözleşmelerin celbi ile aralarındaki ilişkinin niteliği ve aralarında asıl/alt işveren ilişkisi olup olmadığı tespit edilmeli, tespiti durumunda HMK 124 üncü madde uyarınca bu şirketlerin de davaya dahil edilerek uyuşmazlığı tüm taraflar yönünden kesin surette çözüme kavuşturacak bir karar verilmelidir.

3.İş kazası yönünden verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karar davalı Kurum açısından yerinde ise de davalı şirket yönünden hüküm kurulması gerektiğinden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve Kanun’a aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.

4.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve Kanun’a aykırı olduğundan bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.