Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/745 E. 2023/1599 K. 23.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/745
KARAR NO : 2023/1599
KARAR TARİHİ : 23.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2020/305 E., 2021/531 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl dava kabul, Birleşen dava karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen rücuan tazminat istemli asıl ve birleşen davalardan dolayı verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı Kurum ile davalılar … ve … vekilleri tarafından temyiz edilmekle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müdürlüklerinde 1062301.48 s. sayılı dosyada işlem gören Kara İnş. Taah. Tur. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. işyeri sigortalılarından … Sigorta Sicil nolu …’nun 18.02.2003 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat ettiğini, kaza nedeniyle sigortalının hak sahiplerinden…’na 17.651,72 TL, …’na 6.976,99 TL peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, ayrıca 171,50 TL cenaze yardımı ödendiğini, toplam kurum zararının 24.800,21 TL olduğunu, olay nedeniyle … Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/16 E, 2005/699 karar sayılı ilamı ile davalı …’ın 2/8, davalı …’ın 3/8 oranında kusurlu bulunduğunu, ve söz konusu kararın Yargıtay 9.Ceza Dairesinin 2006/9130 E, 2007/4118 karar sayılı 14.05.2007 tarihinde düzeltilerek onandığını, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı tutularak 5510 sayılı Kanunun 21.maddesi gereğince kurum zararı 171,50 cenaze masrafını 107.19 TL sinin 19.02.2004 ödeme tarihinden, 24.628,71 TL gelirin 4.890,37 TL sinin 24.06.2004 onay tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bu dava dosyası ile birleşen mahkemenin 2010/306 esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumda … sicil numaralı dosyada işlem gören işvereni Kare İnş. Taah. Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. ismine tescilli işyeri sigortalılarından … sigorta sicil numaralı …’nun 18/02/2003 tarihinde geçirdiği kaza sonucu vefat ettiğini, kaza sonrasında sigortalının hak sahiplerine sigortadan 171,50 TL cenaze yardımı ödendiğini, hak sahiplerinden…’na 17.651,72 TL, Muhammet Denizoğlu’na da 6.976,99 TL tutarında peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, yapılan ödeme ve bağlanan gelir sonrasında kurumlarının toplam zararının 24.800,21 TL olduğunu, kaza sonrasında SSK Genel Müdürlüğü Sigorta Teftiş Kurulu Bakanlığı Müfettişi tarafından yapılan tahkikat sonucunda 22.08.2003 tarih 75/SR/38 sayılı rapor düzenlendiğini, iş kazasının meydana gelmesinde işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi nedeniyle sorumluluğu bulunan davalı işveren şirketin %75 oranında kusurlu bulunduğunu, iş kazası sonrasında kurumlarınca yapılan masraflar ile bağlanan gelirin davalı işveren şirket ve diğer sorumlu şahıslardan tahsili gerektiğini belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 171,50 TL cenaze yardımının 107,19 TL’nın, 19.02.2004 ödeme tarihi itibariyle toplam 24.628,71 TL gelirin 4.890,37 TL’nın 24.06.2004 onay tarihi itibariyle işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca mahkememizin 2009/119 esas sayılı dosyasında davalı … ve diğer davalılar adına dava açıldığını ve derdest olduğunu, davalı …’ın dava açılmadan önce vefat ettiğini, aynı davada …’ın mirasçılarını usul hükümleri gereği davaya dahil edemeyeceklerini belirterek mahkememizin 2009/119 esas sayılı dosyası ile birleştirilme kararı verilmesini talep etmiştir. Bu dava dosyası ile birleşen mahkemenin 2012/471 esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müdürlüklerinde … sicil numaralı dosyada işlem gören işvereni Kare İnş. Taah. Tur. Gıd. San. ve Tic. Ltd. Şti. ismine tescili işyeri sigortalılarından … sigorta sicil numaralı Hasan Denizli oğlu, 18.02.2003 tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonucu vefat ettiğini, kaza olayının 506 sayılı Kanun’un 11/A fıkrasının a ve b bentleri uyarınca iş kazası olduğunu, kaza sonrasında sigortalının hak sahiplerine kurumlarınca 171,50 TL tutarında cenaze yardımı, Sevim Denizoğlu’nu 17.651,72 TL tutarında …’na 6.976,99 TL tutarında peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, yapılan ödeme ve bağlanan gelir sonrasında kurumlarının toplam zararının 24.800,21 TL olduğunu, kaza nedeniyle davalılar aleyhine … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/119 E sayılı dosyasının derdest olduğunu, bu dosyada kusur yönünden alınan bilirkişi raporuna göre davalının da kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, davalıların müvekkili kuruma karşı müşterek ve müteselsil sorumluluklarının söz konusu olduğunu belirterek davalar arasındaki hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle tensip kararı ile birlikte dosyanın … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/119 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini, HMK’nun 107 nci maddesine istinaden dava değerini arttırma ve fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak üzere kurumlarınca rücu’en tazminat talebine konu 4.997,56 TL nin 107,19 TL sinin 19.02.2004 ödeme tarihi itibariyle işleyecek olan yasal faizi ile birlikte, 4.890,37 TL sinin 24.06.2004 onay tarihi itibariyle işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı Kare inşaat Tahhüt Tur. Gıda San. Tic. Ltd. Şti .vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız olduğunu, şirket ortaklarının … 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nde aleyhlerine açılan davada kusurlu bulunmadıklarını, hatta Cumhuriyet Başsavcılığının şirketi soruşturmaya dahil etmediğini, tüzel kişinin iradesinin, organları aracılığıyla açıklandığı ve organların hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına soktuğu hatırlandığında, Ceza Mahkemesi’nde haksız fiilden sorumlu bulunmadıkları sabit bulunduğunu dolayısıyla şirket yetkililerinin de sorumsuz bulunduğunu kabul etmek gerektiğini, şirket kusurunun %78 kabul edilmesinin mümkün olmadığını, şirketin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini aldığını belirterek davanın hukuki mesnetten yoksun olduğunu beyan etmiştir.

2.Davalı Silkar Turizm Yatırım ve İşletmeleri A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 10.07.2012 tarihli dava dilekçsi usuli olarak eksiklikler taşıdığını, müvekkili şirketin bu davanın tarafı olmadığını, sorumluluğun Kare İnşaata ait olduğunu belirterek öncelikle husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Özetle; ana davanın ve birleşen mahkememizin 2010/306 ve 2012/471 esas sayılı dosyasında açılan davaların kabulü ile, A)11.736,89 TL peşin sermaye ilk sıra değerinin 24.06.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsil edilerek davacıya verilmesine, B)128,63 TL cenaze giderinin ödeme tarihi olan 19.02.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsil edilerek davacıya verilmesine, C)2,03 TL Sosyal Yardım Zammının 18.02.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsil edilerek davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ile davalılar Silkar Turizm Yatırım ve İşletmeleri A.Ş., … ve … vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairece özetle; “… Davalı Kare İnş. Taah. Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin asıl işveren, davalı Silkar Turizm Yatırım ve İşletmeleri A.Ş., … ve …’ın üçüncü kişi olarak sorumlu olduğu somut davayla ilgili, davalı Kare İnş. Taah. Tur Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yapılandırma kapsamında, kuruma ödeme yapıp yapmadığı araştırılmalı, ödeme yapılması halinde davanın konusuz kaldığı gözetilerek, hükmü temyiz etmeyenler yönünden davacı kurum lehine oluşan usulü kazanılmış hak durumu gözetilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece; bu hususlar dikkate alınmadan hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla özetle; “Ana davanın kabulü ile, A)11.736,89 TL peşin sermaye ilk sıra değerinin 24.06.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsil edilerek (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davacıya verilmesine, B)128,63 TL cenaze giderinin ödeme tarihi olan 19.02.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsil edilerek ( tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davacıya verilmesine, C)2,03 TL Sosyal Yardım Zammının 18.02.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsil edilerek (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davacıya verilmesine, 2-Birleşen 2010/306 Esas ve 2012/471 Esas sayılı dosyasında açılan davaların konusuz kalması nedeniyle bu davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına.” şeklinde karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum vekili ile … ve … vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; talep edilen alacak ile kusur oranı doğru orantılı olmayıp eksik hesaplama yapılmıştır diyerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı … ve … vekili özetle; usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297 nci maddesinde:
“(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.

(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi getirilmiştir.

Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.

Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, … 2011, s.472). Anayasa’nın 141 inci maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

Yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu’nun 19.04.2006 gün ve E:2006/4-142, K:229; 05.12.2007 gün ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 gün ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 gün ve E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 gün ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 gün ve E:2009/9-397, K:453; 24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 gün ve E:2011/11-344, K:436; 08.02.2012 gün 2011/10-726 E, 2012/57 K; 28.09.2012 gün 2012/3-444 E, 2012/638 K; 16.03.2012 gün 2012/2-97 E, 2012/203 K sayılı kararlarında da, benimsenmiştir. Yine 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.

Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3 üncü maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nun 297 nci maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile yargıcın, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

2. Eldeki davada, mahkemece gerekçeli kararda hiçbir hukuki gerekçe gösterilmemiş, kabule konu miktarların nasıl tespit edildiği, ana davanın neden kabul edildiği, yapılandırmaya konu borcun ödenmesine karşın kabule konu hükmün hangi kıstaslara göre belirlendiği açıklanmamış, sadece usule ilişkin yapılan işlemler ve dava safahati yazılarak hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. Bunun yanında mahkemece kurulan hükümde kendi içinde çelişkiye düşülerek, davalı Kare İnşaat Taah. Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılandırma talebinde bulunulduğu ve borcun tamamının ödendiğinin belirtildiği halde herhangi bir gerekçe sunulmadan anılan şirketinde tarafı olduğu asıl dava hakkında kabul kararı verilirken, hükmün devamında ise birleşen davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi de isabetsizdir. O halde, öncelikle yapılması gereken iş; özellikle Anayasa’nın 141/3 üncü maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nun 297 nci maddeleri de gözetilerek verilen hükmün gerekçesinin açıkça kaleme alınarak kararda gösterildiği denetlenebilir, her türlü çelişkiden uzak ve infazı kabil bir hüküm kurmak olmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.