YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7437
KARAR NO : 2023/7771
KARAR TARİHİ : 11.07.2023
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/278 E., 2023/3 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) bendinde yer alan %5 teşvik indiriminden yersiz faydalandırıldığı gerekçesi ile iptal edilen teşvikler ve tespit edilen sigortalılık nedeniyle fark prim tahakkukuna ilişkin Kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dair, karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davalılardan Kurum vekili tarafından vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının…Kargo Servisi A.Ş.’nin … İli taşıma işlerini yürüttüğünü, davacı yanında çalıştırdığı personellerden … ile 28.07.2015 tarihinde anlaştığını ve söz konusu …’a ait belgelerin yine aynı tarihte SGK’ya bildirildiğini, …’un SGK işe giriş bildirgesinde işe başlangıç tarihinin 29.07.2015 tarihi olduğunu, …’un fiili olarak da 29.07.2015 tarihinde işe başladığını, SGK’nın işe giriş tarihleri arasında bir günlük fark olduğundan bahisle 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) fıkrasındaki düzenleme gereğince davacının 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesi kapsamında öngörülen sigorta prim teşviklerinden bir yıl süreyle yasaklanmasına, yararlanılan teşvik tutarı, gecikme cezası ve gecikme zammı ile birikte davacıdan tahsiline karar verdiğini, kurum işleminin iptali için yapılan itiraz sonucu kurumun 18.07.2017 tarih ve 90778425-206.99-E.3806984 sayılı kararı itirazının reddedildiğini, …’un SGK kayıtlarında mevcut olduğu üzere 29.07.2015 tarihinde işe başladığını, kolluğa davacı tarafından verilen listede tamamen bir yanlışlık sonucu 28.07.2015 tarihi yazıldığını, işveren tarafından kolluğa verilen listenin herhangi bir bağlayıcılığı olmadığını, 5510 sayılı Kanun kapsamında 18.07.2017 tarih ve 90778425-206.99-E.3806984 sayılı kararının iptali ile sigorta primlerinden bir yıl süreyle konulan yasağın kaldırılarak hak edilen primlerin iadesi gerektiğinin tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’nün Bahçelievler Şehit Yıldız Işılakça Polis Merkezi Amirliği’nin kurum kayıtlarına 29.06.2016 tarihinde intikal eden 2016/2822 sayılı yazı ekinde yer alan listede, … adlı sigortalının işe giriş tarihinin 28.07.2015 olarak bildirildiğini, ancak kurum kayıtlarında yapılan incelemede adı geçen sigortalının işe giriş tarihinin 29.07.2015 tarihi olarak tespit edildiğini, bu nedenle 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinde öngörülen sigorta primi teşviklerinden 1 yıl süre ile yasaklı duruma gelmesinden dolayı 2016/4-2017/3 dönemlerinde yersiz yararlanmış olduğundan primlerin iptalinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, ücreti vekalet ve mahkeme masraflarının davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi, 26.04.2018 tarihli kararı ile “…Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, … Bahçelievler Şehit Yıldız Işılakça Polis Merkezi Amirliği’nin, kurumun 12.02.2016 tarihli yazısı gereği davacının işlettiği…Kargo şubesinin de bulunduğu işletmelerden sürekli ve geçici çalışanları kolluk örgütüne bildirmelerinin istendiği, davacı tarafından bu listenin kolluğa bildirildiği, 28.07.2015 tarihinde veya sonrasında kolluk veya SGK tarafından yapılan bir denetim veya kontrol bulunmadığı, davacının kendisinin kolluğa vermiş olduğu listeye dayanılarak davacı hakkında 01.04.2016-31.03.2017 tarihleri arasında bir yıl süreyle prim indirimlerinden faydalanamama ve söz konusu tarihler arasında faydanlandığı 6486 sayılı teşvik indirimlerinin iptaline ilişkin işlem tesis edildiği, davacı tarafından …’un işe giriş bildirgesinde işe başladığı tarihinin 29.07.2015 olarak bildirildiği, bu hususun sigortalı … ve diğer bordro tanığı tarafından da doğrulandığı, sigorta prim indirimlerinden yararlanan davacının, sigortalının SGK kayıtlarına giren ve resmiyette görünen işe giriş tarihini, bizzat kendisi aleyhine sonuç doğuracak şekilde, SGK’ya bildirdiği kayıtlara aykırı olarak 28.07.2015 tarihi olarak kolluğa bildirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı vekilinin sehven yazıldığı iddiasını doğruladığı, kaldı ki listenin doğruluğu hakkında SGK kontrol ve denetim memurlarınca işyerinde herhangi bir denetim ve kontrol yapılmadığı, davacının iddiasının aksine sigortalı …’un 28.07.2015 tarihinde davacıya ait işyerinde işe başladığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı kurum işleminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Kaldı ki aksi halde dahi; 01.04.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6824 sayılı Kanun’un 17 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen EK 14 üncü madde ile “Mahkeme kararıyla veya yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği veya bildirilen sigortalıyı fiilen çalıştırmadığı tespit edilen işyerleri ilk tespitte bir ay süreyle, ilk tespit tarihinden itibaren üç yıl içinde tekrar eden her bir tespit için ise bir yıl süreyle bu Kanun, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda yer alan sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerden yararlanamaz. Bu Kanun ve 3294 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanunda bu maddeye aykırı olan hükümler uygulanmaz.
Bu madde hükümleri 4447 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin beşinci fıkrası ve geçici 17 nci maddesi ile bu Kanunun geçici 71 inci maddesi; bildirilen sigortalıyı fiilen çalıştırmadığına yönelik tespitlerde ise 4447 sayılı Kanun’un geçici 10 uncu ve geçici 15 inci maddeleri ile 3294 sayılı Kanun’un Ek 5 inci maddesi hakkında uygulanmaz.
Beş kişiden fazla olmamak koşuluyla çalıştırılan toplam sigortalı sayısının %1’ini aşmayan sayıda, çalıştırılanların sigortalı olarak bildirilmediğinin veya bildirilen kişilerin fiilen çalışmadığının tespit edilmesi hâlinde birinci fıkra hükümleri uygulanmaz.” düzenlemesi getirildiği, bu kapsamda 5 kişiden fazla olmamak kaydıyla toplam sigortalı sayısının %1 ini aşmayan sayıda çalıştırılanların sigortalı bildirilmediğinin tespiti halinde birinci fıkra hükümlerinin uygulanmayacağından bahsedildiğinden, davalı kurumun 18.07.2017 tarih ve 90778425-206.99-E.3806984 sayılı işleminin iptali ile davacıdan talep edilen sigorta primi teşviklerinden bir yıl süre ile konulan yasağın kaldırılarak, hak edilen primlerin iadesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
İstinaf başvurusunda bulunan davalı vekili, davacı hakkında Kurumca yapılan teşvik iptalleri ile faydalandırmamaya dair yapılan işlemlerin yerinde ve hukuki olduğunu davacı hakkında yapılan tespit nedeniyle teşvik imkanlarından faydalanma şartlarının kaybedildiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini belirterek verilen kararın kaldırılması ile davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin, 11.02.2021 tarihli ve 2018/1965 Esas, 2021/99 Karar sayılı kararı ile, “…Dairemiz tarafından yapılan incelemede; SGKB kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı işveren tarafından işyerinde çalışan personelin kolluk birimine bildirimi sırasında sigortalı …’un SGKB kayıtlarına giren ve resmiyette görünen işe giriş tarihini, bizzat kendisi aleyhine sonuç doğuracak şekilde, SGKB’na bildirdiği kayıtlara aykırı olarak 28.07.2015 tarihi olarak kolluğa bildirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı vekilinin sehven yazıldığı iddiasını doğruladığı, kaldı ki listenin doğruluğu hakkında SGKB kontrol ve denetim memurlarınca işyerinde herhangi bir denetim ve kontrol yapılmadığı, davacının iddiasının aksine sigortalı …’un 28.07.2015 tarihinde davacıya ait işyerinde işe başladığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı kurum işleminin yerinde olmadığına dair mahkemenin kanaati ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetli bulunmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK 355 inci maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede;dava dosyasındaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere,vakıa ve hukuki değerlendirme ile yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, verilen kararın yerinde olduğu belirgin olup, ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar Dairemiz tarafından yapılan incelemede; SGKB kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı işveren tarafından işyerinde çalışan personelin kolluk birimine bildirimi sırasında sigortalı …’un SGKB kayıtlarına giren ve resmiyette görünen işe giriş tarihini, bizzat kendisi aleyhine sonuç doğuracak şekilde, SGKB’na bildirdiği kayıtlara aykırı olarak 28.07.2015 tarihi olarak kolluğa bildirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı vekilinin sehven yazıldığı iddiasını doğruladığı, kaldı ki listenin doğruluğu hakkında SGKB kontrol ve denetim memurlarınca işyerinde herhangi bir denetim ve kontrol yapılmadığı, davacının iddiasının aksine sigortalı …’un 28.07.2015 tarihinde davacıya ait işyerinde işe başladığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı kurum işleminin yerinde olmadığına dair mahkemenin kanaati ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetli bulunmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK 355 inci maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede;dava dosyasındaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere,vakıa ve hukuki değerlendirme ile yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, verilen kararın yerinde olduğu belirgin olup, ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 11.02.2021 tarihli ve 2018/1965 Esas, 2021/99 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin, 22.06.2021 tarihli ve 2021/4434 Esas, 2021/8730 Karar sayılı ilamı ile; “..Öncelikle; davaya konu uyuşmazlığın dava dışı sigortalıların çalışmalarının varlığı noktasında toplandığı dikkate alındığında, günlerinin eksik bildirildiği iddia edilen sigortalıların da davada taraf olmasında hukuki yararının olduğu anlaşıldığından, davanın sadece Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı hakkında yürütülüp sonuçlandırılması isabetsizdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 günlü 2011/21-632 E;, 2011/784 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere dava sonucunda verilecek karar, günlerinin eksik bildirildiği iddia edilen sigortalının da hak alanını ilgilendirdiğinden, davacı tarafa harcı da yatırılmak suretiyle yöntemince söz konusu sigortalıların davaya HMK 124 üncü madde uyarınca katılımının sağlanması (davanın teşmil edilmesi) için süre verilmesi, anılan sigortalının gösterdiği deliller de toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece, belirtilen eksiklik giderilmeden ve pasif ehliyet yönü halledilmeden yargılamanın sürdürülmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ayrıca, 5510 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin (ı) bendi kapsamında yer alan teşvikten faydalandırılma ve yersiz ödenen tutarların iadesi istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davnın reddine dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Kanun’un ek 17 nci maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17 nci maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
Değinilen Ek 17 nci maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
Eldeki davada ise, Ek 17 nci maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan Ek 17 nci maddenin 4 üncü fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu’nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa’nın 153 üncü maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33 üncü maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17 nci maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17 nci maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir..” denilmek suretiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 10.01.2023 tarihli ve 2021/278 Esas 2023/3 K. sayılı kararı ile; “…Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, … Bahçelievler Şehit Yıldız Işılakça Polis Merkezi Amirliği’nin, kurumun 12.02.2016 tarihli yazısı gereği davacının işlettiği…Kargo şubesinin de bulunduğu işletmelerden sürekli ve geçici çalışanları kolluk örgütüne bildirmelerinin istendiği, davacı tarafından bu listenin kolluğa bildirildiği, 28.07.2015 tarihinde veya sonrasında kolluk veya SGK tarafından yapılan bir denetim veya kontrol bulunmadığı, davacının kendisinin kolluğa vermiş olduğu listeye dayanılarak davacı hakkında 01.04.2016-31.03.2017 tarihleri arasında bir yıl süreyle prim indirimlerinden faydalanamama ve söz konusu tarihler arasında faydanlandığı 6486 sayılı teşvik indirimlerinin iptaline ilişkin işlem tesis edildiği, davacı tarafından …’un işe giriş bildirgesinde işe başladığı tarihinin 29.07.2015 olarak bildirildiği, bu hususun sigortalı … ve diğer bordro tanığı tarafından da doğrulandığı, sigorta prim indirimlerinden yararlanan davacının, sigortalının SGK kayıtlarına giren ve resmiyette görünen işe giriş tarihini, bizzat kendisi aleyhine sonuç doğuracak şekilde, SGK’ya bildirdiği kayıtlara aykırı olarak 28.07.2015 tarihi olarak kolluğa bildirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı vekilinin sehven yazıldığı iddiasını doğruladığı, kaldı ki listenin doğruluğu hakkında SGK kontrol ve denetim memurlarınca işyerinde herhangi bir denetim ve kontrol yapılmadığı, davacının iddiasının aksine sigortalı …’un 28.07.2015 tarihinde davacıya ait işyerinde işe başladığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı kurum işleminin yerinde olmadığı kanaatine varılmış, davanın kabulü ile, Kurumun 18.07.2017 tarih ve 90778425-206.99-E.3806984 sayı numaralı kurum işleminin iptali ile davacıdan talep edilen sigorta primi teşviklerinden 1 yıl süre ile konulan yasağın kaldırılarak hak edilen primlerin iadesi gerektiğinin tespitine, dair karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı Kurum vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde; kurumca yapılan işlemlerin yerinde olduğunu, aksine verilen kararın yerinde olmadığını belirterek, verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4447 sayılı Kanun’un geçici 7 nci, geçici 9 uncu ve geçici 10 uncu maddesinde yer alan teşviklerden yersiz faydalandırıldığı gerekçesi ile yapılan Kurum işleminin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4447 sayılı Sosyal Sigortaları ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ilgili maddeleri hükümleridir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen ilk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz edenin sıfatına göre ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
11.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.