Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/736 E. 2023/3433 K. 30.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/736
KARAR NO : 2023/3433
KARAR TARİHİ : 30.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1485 E., 2022/1698 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/80 E., 2019/366 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen Kurum işleminin iptali ve hizmet birleştirmesi yapılmadan 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması istemi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 506 sayılı yasa kapsamında tabi 01.12.1989-30.09.2008 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, topluluk sigortasının kaldırılması ile 01.10.2008 tarihi itibari ile yasa gereği 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalı olduğunu, ayrıca müvekkili tarafından 10 gün staj borçlanması yapılarak 20.11.1989-30.09.2008 tarihleri arasında toplamda hizmet süresinin 6791 gün olduğunu, davacının 506 sayılı yasa uyarınca tek başına yaşlılık aylığının yetmekte olduğunu, davalı kurumdan 31.12.2018 tarihinde hizmet birleştirilmeksizin 506 sayılı yasa tabi hizmetlerine göre yaşlılık aylığı talebinde bulunduğunu davalı kurum tarafından 52 yaş şartını yerine getirmediği gerekçesi ile ret edildiğini beyanla müvekkilinin hizmet birleştirmeye zorlanmaksızın 5510 sayılı kanunu 4/a maddesi uyarınca yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava açmadan önce 6552 sayılı yasanın 7 inci maddesi uyarınca kuruma başvurması gerektiğini, hizmet davalarının beş yıllık hak düşürücü süre içeresinde açılması gerektiğini, kurum tarafından davacının 52 yaş şartını yerine getirmediğinden talebinin ret edildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile, davalı kurumun 10.04.2019 tarih 5575122 sayılı kurum işleminin iptali ile, davacının hizmet birleştirilmesine zorlanmaksızın 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesi kapsamında 31.12.2018 tarihli tahsis talebine istinaden takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde;davacının tahsis talep tarihinden geriye doğru son 7 yıllık süre içerisinde 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-b kapsamındaki sigortalılık süresi fazla olduğundan davacıya anılan Yasa maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğini, bu durumda davacının 52 yaş şartını sağlamadığını beyanla mahkeme kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.11.2020 tarih ve 2019/3355 E., 2020/1554 K., sayılı kararı ile; dosyadaki kayıt ve belgelerden avukat olan davacının 01.12.1989 – 01.10.2008 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’nın 86 ıncı maddesi gereğince topluluk sigortası kapsamında ve 01.10.2008 – 29.03.2019 tarihleri arasında da yine aynı meslekte devam edilmesi nedeniyle 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-b maddesi kapsamında sigortalı olduğu, davacının davalı Kurum’a 25.12.2018 tarihinde staj borçlanması yapmak için dilekçe verdiği ve 14.04.1989 – 24.04.1989 tarihleri arasındaki 10 günlük süreyi borçlanmak istediği, daha sonra davalı Kurum tarafından bildirilen borç miktarını 26.12.2018 tarihinde 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-b maddesi kapsamında ödediği, 15.12.1967 doğum tarihli davacının 29.03.2019 tarihinde tahsis talebinde bulunarak 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ettiği, davalı Kurum tarafından davacının tahsis talebinin 52 yaş şartını yerine getirmediğinden bahisle reddedildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda uyuşmazlık; davacının 5510 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihinden sonra yaptığı staj borçlanmasının 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi başlangıcını 10 gün geriye çekip çekmeyeceği hususundadır.

5510 sayılı Yasa’nın 41 inci maddesi kapsamında borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası bakımından; birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g), (h) ve (j) bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre sigortalılık süresi olarak değerlendirileceğinden; davacı hakkında staj borçlanmasının 2019 yılında yapıldığı ve bu tarihte de davacının 5510 sayılı Yasa’nın 4 inci maddesinin “b” bendi kapsamında sigortalı olduğu dikkate alındığında, davacının yapmış olduğu 10 günlük staj borçlanmasının sigortalılık başlangıcına esas alınması mümkün değildir. Bu nedenle; davacının tahsis talep tarihinde 51 yaşında olduğu, ancak 01.12.1989 sigortalılık başlangıç tarihine göre yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için 52 yaş şartını sağlaması gerektiği, davalı Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın isabetli olmadığı anlaşılmaktadır ( Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin aynı yöndeki 02.05.2016 Tarih ve 2015/12140 E, 2016/7211 K sayılı kararı ).

Bu itibarla; kararın bu yönden düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı Kurum vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak davanın reddine ” karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Daire kararında; “Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesi neticesinde; avukat olarak görev yapan davacının sigorta başlangıcının 01.12.1989 tarihi olduğu, 01.12.1989-30.09.2008 arasında Topluluk Sigortası sebebiyle 4/1-(a) bendi kapsamında 12450 gün, yasal düzenleme gereğince 01.10.2008-12/2018 arasında ise 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu 4/1-(b) sigortalı olarak hizmetinin bulunduğu, davacının 31.12.2018 tarihli tahsis talep dilekçesinde staj borçlanması da sayılarak 51 yaş koşuluna göre aylık bağlanması başvurusunda bulunduğu, Kurumca 506 sayılı Yasa’nın Geçici 81 B/h maddesi uyarınca 25 yıl sigortalılık süresi, 52 yaş ve 5525 gün prim ödeme şartlarının bulunmadığı gerekçesi ile davacının tahsis talebinin reddine karar verildiği, bu defa davacının Kuruma 31.12.2018 tarihindeki başvuru sonucu olarak Kurumca sigorta başlangıç tarihinin 11.11.1989 olarak düzeltildiği anlaşılmaktadır.

Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki 2829 sayılı Kanunun amacı; hiçbir Kurumdaki hizmeti tek başına aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ya da hak sahiplerine, değişik Kurumlardaki hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlanmasını sağlamak, bu suretle değişik Kurumlardaki hizmetlerin ziyan olmasını önlemek olup, bazı Sosyal Güvenlik Kurumlarında geçen hizmet süreleri toplamının tek başına aylık bağlanmasına yeterli olması halinde; diğer Kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesinde; sigortalının ya da hak sahibinin iradesinin de bu yönde olması koşuluyla zorunluluk bulunmamaktadır.

Belirtilen açıklamalar ışığında, davacının hizmet birleştirilmesine ve staj borçlanma tarihine göre yaşlılık aylığı koşullarının değerlendirilmesine gerek olmadan, Kurumca düzeltilen sigortalılık başlangıç tarihi olan 11.11.1989 tarihine göre, davacının Topluluk Sigortası sebebiyle 4/1-(a) bendi kapsamında 12450 gün için prim borcu bulunup bulunmadığı da Kurumdan sorularak, davacının 506 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlama koşullarının değerlendirilmesi gerekir iken mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” hususlarına işaret edilerek bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Dosyadaki kayıt ve belgelere göre; avukat olarak görev yapan davacının sigorta başlangıcının 01.12.1989 tarihi olduğu, 01.12.1989-30.09.2008 arasında topluluk sigortası sebebiyle 4/1-(a) bendi kapsamında 12450 gün, yasal düzenleme gereğince 01.10.2008-12/2018 arasında ise 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu 4/1-(b) sigortalı olarak hizmetinin bulunduğu, davacının 31.12.2018 tarihli tahsis talep dilekçesinde staj borçlanması da sayılarak 51 yaş koşuluna göre aylık bağlanması başvurusunda bulunduğu, Kurumca 506 sayılı Yasa’nın Geçici 81 B/h maddesi uyarınca 25 yıl sigortalılık süresi, 52 yaş ve 5525 gün prim ödeme şartlarının bulunmadığı gerekçesi ile davacının tahsis talebinin reddine karar verildiği, bu defa davacının Kuruma 31.12.2018 tarihindeki başvuru sonucu olarak Kurumca sigorta başlangıç tarihinin 11.11.1989 olarak düzeltildiği anlaşılmaktadır.

Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki 2829 sayılı Kanunun amacı; hiçbir Kurumdaki hizmeti tek başına aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ya da hak sahiplerine, değişik Kurumlardaki hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlanmasını sağlamak, bu suretle değişik Kurumlardaki hizmetlerin ziyan olmasını önlemek olup, bazı Sosyal Güvenlik Kurumlarında geçen hizmet süreleri toplamının tek başına aylık bağlanmasına yeterli olması halinde; diğer Kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesinde; sigortalının ya da hak sahibinin iradesinin de bu yönde olması koşuluyla zorunluluk bulunmamaktadır.

Dairemizce Kuruma yazılan müzekkere cevabı ile; Kurumca düzeltilen sigortalılık başlangıç tarihi olan 11.11.1989 tarihine göre, davacının Topluluk Sigortası sebebiyle 4/1-(a) bendi kapsamında prim borcu bulunmadığı bildirilmiştir.

Tüm dosya kapsamı, bozma ilamı, kurum cevabı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının hizmet birleştirilmesine ve staj borçlanma tarihine göre yaşlılık aylığı koşullarının değerlendirilmesine gerek olmadan, Kurumca düzeltilen sigortalılık başlangıç tarihi olan 11.11.1989 tarihine göre, Topluluk Sigortası sebebiyle 4/1-(a) bendi kapsamında prim borcu bulunmadığı, 506 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlama koşullarının gerçekleştiği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir.” gerekçesiyle davalı Kurum tarafından yapılan istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; davacının tahsis talep tarihinden geriye doğru son 7 yıllık süre içerisinde 5510 sayılı Kanun’nın 4/1-b kapsamındaki sigortalılık süresi fazla olduğundan davacıya anılan Yasa maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğini, Kurum işleminde hata olmadığını belirtilerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kurum işleminin iptali ve hizmet birleştirmesi yapılmadan 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2-2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi hakkındaki Kanun, 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.