Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/7050 E. 2023/10366 K. 26.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7050
KARAR NO : 2023/10366
KARAR TARİHİ : 26.10.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2017/2 E., 2022/340 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki rücuan tazminat (asıl ve birleşen) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın, davacı Kurum vekili ile davalılar … Yapı A.Ş. ve … vekili tarafından temyizi neticesinde kararın bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu kararın da bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince davalılar … mirasçıları …, …, … ve … ile … yönünden davaların (asıl ve birleşen) reddine, davalı …Ş. yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Mahkemesi kararı davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Kurum vekili asıl davada, 506 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi uyarınca vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin (506/26) 6.878.21 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini; birleşen davada ise gelirin 34.392,54.TL’lik kısmının davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı …Ş., … ve … vekili, kazalı işçinin müvekkilinin işçisi olduğunu ancak gerekli eğitimin verildiğini, müvekkili şirkete kusur yüklenemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.09.2011 tarihli ve 2008/1258 E., 2011/533 K. sayılı kararı ile” Tarafların kusur oranlarının tespit ve tayini amacıyla, dosya işçi sağlığı ve güvenliği konularında uzman bilirkişilere tevdii edilmiş, uzman bilirkişiler …, … ve …’na tevdi edilmiş, bilirkişiler 03.11.2009 tarihli raporlarında 506 sayılı Kanun’un 11 inci maddesine göre olayın bir iş kazası olduğunu, meydana gelen bu olayda davalı işveren …nin % 60 oranında kusurlu olduğunu, bu kusurun % 5’lik kısmının davalı işveren vekili ( şantiye şefi ) …’e ait olduğunu, müteveffa kazada işçi …’in % 40 oranında kusurlu olduğunu, davalılar … ve …’nın kusursuz olduklarını belirtmişler, Cumhuriyet savcılığına sunulmuş olan bilirkişi raporu ile mahkememiz dosyasına sunulan bilirkişi raporunun çelişkili olması ve davacı vekilinin, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazları da göz önünde bulundurularak dosya ikinci bir bilirkişi heyeti İş Güvenliği Uzmanı Elektrik Mühendisi Bilirkişi … , İş Güvenliği Uzmanı İnşaat Mühendisi Bilirkişi … ve Makine Mühendisi Bilirkişi … tevdi edilmiş, bilirkişiler 03.04.2010 tarihli raporlarında 506 sayılı Kanun’un 11 inci maddesine göre olayın bir iş kazası olduğunu, meydana gelen bu olayda davalı işveren … Yapı A.Ş. nin % 60, oranında kusurlu olduğunu, müteveffa kazada işçi …’in % 40 oranında kusurlu olduğunu, davalılar … ve …’nın kusursuz olduklarını belirtmişler, mahkememizce de bilirkişi raporu hükme esas alınmaya değer bulunmuş, dosya mahkememizce davalının belirlenen kusur oranı dahilinde davacının maddi zararının tayin ve tespiti amacıyla, hesap bilirkişisi Av. … tevdii edilmiştir. Hesap bilirkişisi Av. … 10.06.2011 tarihli raporunda davacı Kurumun dava konusu olay nedeni ile talep edebileceği zarar miktarını hesaplamıştır.

SGK‘nın iş kazasında kusurlu bulunan işverenler ve diğer 3 üncü kişilerden sadece ilk peşin değer ile sınırlı olarak kusur oranlarına göre talepte bulunabilmesi” gerekçesiyle;

“Davanın kısmen kabulüne;
Davalılar … ve … açısından davanın reddine,
6.878.21.TL peşin sermaye gelirinin 30.05.2008 onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Yapı A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı Kurum vekili ile davalılar … Yapı A.Ş. ve … vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairenin 04.03.2013 tarih ve E.2012/51, K.2013/3823 sayılı kararında; “Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi olup, davalıların rücu alacağından sorumluluğu, ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Bu maddeye dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle, iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa, çelişki giderilerek, belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.

Bilindiği üzere, işçilerin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yön, iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenlerden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin, tedbirlerin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla işverenler, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceklerdir. Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemez. İşverenler, çalıştırdığı sigortalıların beden ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdürler.

Mahkemece, iş kazasında, (% 5’inden …’in sorumlu olmak üzere) işveren … Yapı A.Ş.’nin % 60, sigortalının % 40 kusurlu olduğunu bildiren makine, elektrik ve inşaat mühendisi bilirkişilerden oluşan 03.04.2010 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, mahkemece, öncelikle, ceza davasının sonucu araştırılarak, derdest ise, kesinleşmesi beklenerek; sonrasında, kusurun varlığına ilişkin maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağından, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile mahkum olanlara da, herhalde bir miktar kusur verilmesi gereği gözetilerek, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 28.01.2016 tarihli ve 2013/604 E., 2016/26 K. sayılı kararı ile “Sayın Mahkemece bozma kararı sonunda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen 14.07.2014 tarihli Bilirkişi raporunda, olayın bir iş kazası olduğu, olayın meydana gelmesinde; davalı … İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin % 60 oranında, kazazede işçi …’in ise % 40 oranında kusurlu bulunduğu, diğer davalılar …, … ve …’nın kusuru bulunmadığı kanaatine varıldığı” gerekçesiyle;
“Davanın kısmen kabulü ile;
1- 41.270,75.TL ilk peşin sermaye değerinin tahsis onay tarihi olan 30.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …Ş. ‘ den tahsili ile davacıya verilmesine,

2- 6.878,21.TL’ lik kısmın davalılar … ile … ve … yönünden reddine,” karar verilmiştir.

C. 2’nci Bozma Kararı
Dairenin 28.11.2016 tarih ve E.2016/16591, K.2016/14268 sayılı kararında; “Mahkemece, iş kazasında, işveren … Yapı A.Ş.’nin % 60, sigortalının % 40 kusurlu olduğunu bildiren makine, elektrik ve kontrol mühendisi bilirkişiler tarafından rapor esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, mahkemece, ceza davasının hükmün açıklanmasının geri bırakılması yolu ile sona ermiş olsa bile, anılan davada alınan kusur raporunda davalılardan …’in işveren vekili sıfatı ile asli, …’in ise sorumlu mühendis sıfatı ile tali kusurlu bulunduğu gözetilerek, anılan raporlarda sigortalı ve davalıların kusur oranının farklı belirlenmesi karşısında, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek, iş kazasında kusurlu bulunan kişilerin kusurunun sebebini ve sıfatlarını ayrıntılı olarak açıklayacak biçimde rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmü temyiz etmeyen davalı …Ş. yönünden davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 22.09.2022 tarih ve E.2017/2, K.2022/340 sayılı kararı ile “Mahkememizce bozma karar ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş bu doğrultuda ceza dosyası kapsamındaki kusur raporu ile mahkememiz dosyasında aldırılan kusur raporundaki çelişki giderilmek üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve kusur raporu aldırılmıştır. Kusur heyeti tarafından düzenenlenen rapordaki esaslar mahkememizce benimsenmiş bu doğrultuda karar verilmiştir. Rapor sonucuna göre, davalılardan … Yapı’nın % 60 oranında kusurlu olduğu, kazazede işçinin % 40 oranında kusurlu olduğu, davalılar …, … ve …’nın kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bu esnada davacı tarafça … 20. İş Mahkemesi’nin 2018/157 E. Sayılı dosyası ile ek dava açıldığı. Davalılarının … Yapı, … ve … olduğu, dava değerinin 1000,00 TL olduğu görülen bu davanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür.

Üçüncü kişilerin veya işverenin kasti veya suç sayılan eylemlerinden dolayı yada işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi nedeniyle iş kazası ya da meslek hastalığına uğrayan sigortalının zararından bu kişiler sorumludurlar.

506 sayılı Kanun döneminde gerçekleşen iş kazasında gerçek zarar hesabı yapılmadan bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerlerinin davalılardan kusurları oranında talep edilmesi gerekmektedir.

Bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri, geçici is göremezlik ödeneği, tedavi gideri gibi masraf ve ödemelerinin kusur oranında rücuan tazmininde, faiz başlangıç tarihi olarak gelirler için tahsis onay tarihi, geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi gideri için ödeme ve sarf tarihinin esas alınması gerekmektedir.

Kurum sigortalısı … 11.11.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat etmiş davacı Kurum tarafından hak sahiplerin ölüm geliri bağlanmıştır. SGM nin cevabi yazılarında ilettiği ilk peşin sermaye değeri gözönüne alınarak ve bozma öncesi- bozma sonrası kusur oranları yönünden bir farklılık bulunmadığı anlaşılmakla; daha önce dosya kapsamında aldırılan aktüer bilirkişinin raporu doğrultusunda davacı kurumun rücu edebileceği alacak tutarının 41.270,75 TL olduğu anlaşılmış ve tarafların usulü kazanılmış hakları da gözetilerek aşağıdaki biçimde karar verilmiştir.

Neticeten davalılardan … Yapı yönünden; asıl davadaki 6.878,21 TL’lik talebin ve birleşen 2015/69 E. Sayılı dosyadaki 34.392,54 TL’lik taleplerin toplamı olan 41.270,75 TL’nin kabulüne ve birleşen 2018/157 E. Sayılı dosyadaki talep olan 1000,00 TL’nin reddine dair karar verilmiştir.

Davalılardan Ali Osman Şahın yönünden; asıl davada 6878,21 TL’lik kısmın reddine ve birleşen 2018/157 E. Sayılı davadaki talep olan 1000,00 TL’nin reddine karar verilmiştir.

Davalılardan … yönünden; asıl davada 6878,21 TL’lik kısmın reddine ve birleşen 2018/157 E. Sayılı davadaki talep olan 1000,00 TL’nin reddine karar verilmiştir.

Davalılardan … mirasçıları yönünden; asıl davadaki 6878,21 TL’lik talebin reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle;

“1-Davalılar … mirasçıları …, …, … ve … ile … yönünden davaların (asıl dava ve birleşen … 20. İş mahkemesinin 2018/157 Esas sayılı dosyası yönünden) reddine,

2-Davalı …yönünden; 41.270,75 TL’nin tahsis onay tarihi olan 30.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, bu davalı yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı Kurum vekili, tüm davalıların kusurlu olduğunu, davanın kabulü gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, rücuan tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile 506 sayılı Kanun’un 26 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinde hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davacı kurumun temyiz dilekçesi kararın bozmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.