Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/6733 E. 2023/7694 K. 10.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/6733
KARAR NO : 2023/7694
KARAR TARİHİ : 10.07.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ : 19.04.2021
SAYISI : 2021/1446 E., 2023/626 K.
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Anadolu 21. İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/815 E., 2021/86 K.

Taraflar arasındaki sigortalılık başlangıcının tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin işe giriş tarihinin 01.11.1988 olarak tespiti ile 01.07.2016 tarihinden itibaren aylık bağlanmasını, ödenmeyen aylıkların ödenme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddi gerekeceğini, işe giriş bildirgesinin hizmet başlangıç tespiti için yeterli olmadığını, fiili çalışma olgusunun her türlü delil ile ortaya konması gerektiğini, ayrıca hizmet tespit davalarının resen araştırma ilkesi göz önünde tutularak bütün yönleri ile araştırılması gerektiğini, ayrıca davanın hizmet tespiti davası olduğu gözetilerek müvekkil kurumun feri müdahil olarak kabulü gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“1-Davanın kabulü ile; davacının 01.11.1988 tarihinde 1 gün süreyle asgari ücretle 506 sayılı yasaya tabi sigortalı olarak çalıştığının tespitine, 01.03.1991 tarihindeki 1 günlük çalışmasına ait primin, prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gerektiğinin tespitine,

2-Davacıya 30.06.2016 tarihli tahsis talebine istinaden, tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.07.2016 tarihinden itibari ile (ödenmemiş Bağ-Kur borcunun bulunmaması ve başkaca aylık bağlanmasına engel olmaması halinde) 4/1-a statüsünden yaşlılık aylığı bağlanmasına, bu kapsamda ödenecek aylıklara ödenmesi gereken tarihlerden ödeneceği gün arasında geçecek süre bakımından yasal faiz işletilmesine” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen hüküm fıkrasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde “ödenmemiş Bağ-Kur borcunun bulunmaması ve başkaca aylık bağlanmasına engel olmaması halinde” ifadelere yer verildiğini, hükmün şartlı nitelik taşıdığını, ilgili kısmın hükümden kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.

Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde, hükümde davacının 1 günlük çalışmasına ait primin prim gün sayısına dahil edilmesi belirtilmiş ise de, davacı yanın bu yönde bir talebinin bulunmadığını, bildirgedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespit edilmediğini, fiili çalışmanın ispat edilemediğini, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “… Anadolu 21. İş Mahkemesi’nin 09.02.2021 tarihli, 2016/815 Esas-2021/86 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin ve davalı Kurum vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı Kurum vekili, istinaf dilekçesi ile benzer nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.11.1988 tarihi olarak tespiti ile davacıya 01.07.2016 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve aylıkların ödenmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

506 sayılı Kanunun 108 inci maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 uncu maddesi kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.

Sigortalılığın tespitinde, yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de sigortalılığın kabulü açısından tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunun da inandırıcı ve yeterli delillerle ispatlanması gerekmektedir. Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.

Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılması gerektiği, ayrıca tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)

Diğer taraftan 5510 sayılı Kanun’un 42 nci maddesinde; “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenleme Mülga 506 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinde de yer almakta idi.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Eldeki davada davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.11.1988 olarak tespiti ile tahsis talep tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve ödenemeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiği, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi isabetli ise de, hüküm kısmının 1 inci bendinin 2 nci cümlesinde uyuşmazlıkla ilgisi olmayan, muhtemelen başka bir hükümden yapılan ve unutulan alıntılara yer verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hükmün 2 nci bendinde “ödenmemiş Bağ-Kur borcunun bulunmaması ve başkaca aylık bağlanmasına engel olmaması halinde” denilmek suretiyle davacının yaşlılık aylığı tahsis talebi hakkında şarta bağlı hüküm kurulması da doğru değildir.

3. Kabule göre de: aylıkların geç ödenmesi nedeniyle işleyen faizler bakımından yukarıda izah olunan yasal mevzuat uyarınca Kurum’un, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren (örneğin 01.07.2016 tarihine göre 01.10.2016 tarihinden) faiz alacağı ile sorumlu tutulacağı nazara alındığında, mahkemece bu durumun dikkate alınmadan karar verilmesi de, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

3.Ne var ki bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370 inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 inci bendinin 2 nci cümlesinde yer alan “01.03.1991 tarihindeki 1 günlük çalışmasına ait primin, prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gerektiğinin tespitine” cümlesinin hüküm fıkrandan çıkarılmasına, hüküm fıkrasının 2 nci bendinin silinerek yerine “Davacıya 30.06.2016 tarihli tahsis talebine istinaden, tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.07.2016 tarihinden itibari ile 4/1-a statüsünden yaşlılık aylığı bağlanmasına, bu kapsamda ödenecek aylıklara, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren başlamak üzere, ödenmesi gereken tarihlerden ödeneceği gün arasında geçecek süre bakımından yasal faiz işletilmesine” ibaresinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

10.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.