Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/666 E. 2023/1468 K. 21.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/666
KARAR NO : 2023/1468
KARAR TARİHİ : 21.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2731 E., 2022/1812 K.
FER’Î MÜDAHİL : …
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 31.01.2017
HÜKÜM/KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/29 E., 2022/163 K.

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı iş yerinde 11.11.2002 – 15.06.2008 tarihleri arasında kesintisiz bir şekilde çalıştığını, bu dönem içinde 10 ay sigortasız çalıştırıldığını belirterek sigortasız geçen hizmetlerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 07.06.2017 tarihli düzeltme dilekçesinde, davacının hizmet süresinin 11.11.2002 – 15.06.2008 olarak sehven yazıldığını, davacının 01.11.2006 – 01.01.2009 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, 01.11.2006 – 29.05.2007 tarihleri arasında sigortasız çalıştığını, sigorta girişinin 30.05.2007 tarihinde yapıldığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde: davacının taleplerinin hak düşürücü süreye maruz kaldığını, davacının iş yerinde fiili olarak çalışmadığını, 14.02.2012 tarihinde davacı vekilinin imzalamış olduğu Adana 2. İş Mahkemesinin 2011/945 E., sayılı sigorta tespit dosyasında vazgeçme ile ilgili ibra ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının 01.11.2006 – 29.05.2007 döneminde davalı iş yerinde çalıştığına dair herhangi bir bildirim bulunmadığını, bu çalışmaların hak düşürücü süreye maruz kaldığını, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir..

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile, davacının davalı iş yerinde 01.11.2006 – 29.05.2007 tarihleri arasında toplam 209 gün süre ile asgari ücret ile çalıştığının tespitine, bu dönemde 209 günün kuruma eksik bildirildiğinin tespitine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde feri müdahil Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Feri Müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde: davacının iş yerinde fiili olarak çalıştığı konusunda her türlü şüpheden uzak somut deliller bulunmamasına rağmen soyut delillerle davanın kabulü yönünde verilen karar açıkça usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının hizmet cetveline göre … sicil numaralı davalı iş yerinde 30.05.2007 – 01.01.2009 döneminde çalışma kaydının bildiriminin yapıldığı, davalı iş yerinin 03.04.2002 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, davacının ise 01.11.2006 – 29.05.2007 tarihleri arasındaki eksik bildirim günlerinin tespitini talep ettiği, bordro tanıkları …, …, …, …, …, …’nin beyanları ve davacı tanıklarının anlatımları, kurum kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, davacının tespitine karar verilen tarihler arasında davalı iş yerinde aralıksız olarak çalıştığı, bu çalışmasının gerçek ve fiili olduğu, ilk derece mahkemesi tarafından yeterli inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğu, vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla feri müdahil vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi nin 1 numaralı alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde feri müdahil Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Feri müdahil Kurum vekili, davacının işyerinde fiili olarak çalıştığı konusunda her türlü şüpheden uzak somut deliller bulunmamasına rağmen soyut delillerle davanın kabulü yönünde verilen karar açıkça usul ve yasaya aykırıdır.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.11.2006 – 29.05.2007 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz davalı işyerinde çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2.Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin onuncu fıkrasına göre “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”

3. Değerlendirme
1.Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanun’un kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun’un 5’inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir.

2.Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.

3.Somut olayda, davacının, davalı işveren yanından 30.05.2007 – 01.01.2009 tarihleri arasında bildirimlerinin bulunduğu, davanın ise 31.01.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

4.Mahkemece yapılacak iş; davacının hizmet tespitini talep ettiği dönem yönünden, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 01.11.2006 – 29.05.2007 tarihler arasının, dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı değerlendirilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.