Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2023/6574 E. 2023/7667 K. 06.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/6574
KARAR NO : 2023/7667
KARAR TARİHİ : 06.07.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/358 E., 2023/62 K.
DAVA TARİHİ : 30.04.2012
KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen rücuan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Kararın, davalı şirket vekili tarafından temyizi neticesinde kararın bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde karar verilmesine yer olmadığına ve fazlaya dair talebin reddine dair verilen kararın da bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Mahkemesi kararı davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kurum sigortalısı…in davalı işyerinde çalışırken meslek hastalığına tutulduğunu ve sürekli iş göremez duruma geldiğini, hastalığın davalının kusuru sonucunda meydana geldiğini ve düzenlenen müfettiş raporunda da olayın meslek hastalığı olduğunun ve işverenin sorumluluğunun bulunduğunun belirtildiğini, meslek hastalığı nedeniyle sigortalıya 59.103,03 TL gelir bağlandığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, 5910,30 TL’nin gelirlerin onay, ödemelerin de ödeme tarihinden başlayan yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, 15.04.2013 tarihinde bilirkişi raporu doğrultusunda dava miktarını arttırmıştır.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini aldığını, iş eğitimi ve iş güvenliği eğitimlerinin verildiğini, şirket bünyesinde iş sağlığı güvenlik kurulunun bulunduğunu ve her ay en az 1 defa toplantı yaptığını, işyeri hekiminin mevcut olduğunu ve bu hekimin işyerinde genel sağlık muayenesi yaptığını, işçilerin de akciğer röntgeni çekilerek gerekli incelemeleri yaptığını, çalışma ortamındaki tozun artması üzerine tozun tahliyesi için havalandırma sisteminin iyileştirildiğini, sigortalının meslek hastalığına yakalanmasının en önemli sebebinin kendisine verilen maskeyi kullanmayı ihmal etmesi olduğunu, bu nedenle müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07/05/2013 tarih, E.2012/208, K.2013/266 sayılı kararıyla; dava ve ıslah dilekçesi, cevap dilekçesi, kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamından;…ın 03.05.1993 – 24.09.2008 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, meslek hastalığı sonucunda %23,2 oranında malul kaldığı, meslek hastalığının meydana gelmesinde Mahkememizce alınan ve davalı kusuru açısından birbirini teyit eden 18.01.2013 ve 25.03.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporlarına göre; davalının %80 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, meslek hastalığı nedeniyle sigortalıya 59.103,03 TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığı, davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi gereğince; davacı kurumun hak sahiplerine bağlanan ilk peşin değerli gelirlerin ve ödemelerin sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tutarlarla sınırlı olmak üzere kurumca işverene ödettirilebileceği, ancak Yargıtay 10. HD: 2007/16692-2008/14775 sayılı 17.11.2008 tarihli kararı gereğince; 5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddesindeki düzenlemenin 01.10.2008 tarihinden önce meydana gelen olay ve ilişkilere uygululanamayacağı, buna göre; 506 sayılı Kanun’un 26 ıncı maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, kurumun rücu alacağı, hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesinin 2003/10-2006/106 sayılı, 23.11.2006 tarihli ve 21.03.2007 günlü RG yayımlanan kararı ile 26 ıncı maddedeki; “..sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün, Anayasa’ya ayrıkırı bulunması ve iptal kararının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi sonucu, rücu hakkının yasadan doğan basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında; davacının talep ettiği miktarı (kurum zararı 59.103,03 TL × %80 davalının kusuru = 47.282,42 TL davalının sorumlu olduğu miktar) rücu edebileceği anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 01.04.2022 tarih, E.2019/234, K.2022/105 kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairenin 09.04.2019 tarih ve E.2019/1696, K.2019/3244 sayılı kararında; “1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

Dava konusu somut olayda, sigortalının pnömokonyoz olarak tanımlanan meslek hastalığına maruz kaldığı olayda bilirkişi raporuna göre davalı işveren %80 oranında kusurlu bulunmuştur.

Kurumun, 506 sayılı Kanun’un 26 ıncı maddesinden doğan rücu hakkı “halefiyete” değil, “Kanun’dan doğan basit rücu hakkına” dayalı olup, Kurumun rücu alacağı, ilk peşin sermaye değerli gelirin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceğinin göz önünde tutulması gerekir.

506 sayılı Kanun’un 92 inci maddesi “Hem malullük hem de yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı bağlanır. Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.

Dava konusu edilen gelirlerin, yaşlılık aylığı bağlanması nedeniyle 506 sayılı Kanun’un 92 inci maddesi uyarınca 01.01.2005 tarihi itibariyle yarıya indirildiğinin anlaşılması karşısında, davalının tazminle sorunlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı; gelirin başladığı tarih itibariyle 92 inci maddeye göre indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödemelerin yarısı ilave edilerek belirlenmeli, bu şekilde belirlenen miktarın ise herhalde 92 inci maddenin uygulanmasından önceki ilk peşin sermaye değerli gelir tutarını geçemeyeceği gözden uzak tutulmamalıdır.

Eldeki davada, kazalıya fiili ödeme yapıldığı, 01.10.2008 tarihinde de 506 sayılı Kanun’un 92 inci madde uyarınca gelirin yarıya indirildiğinin anlaşılması karşısında, davalının tazminle sorunlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı; gelirin başladığı tarih itibariyle 92 inci maddeye göre indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödemelerin yarısı ilave edilerek belirlenmeli, bu şekilde belirlenen miktarın ise herhalde 92 inci maddenin uygulanmasından önceki ilk peşin sermaye değerli gelir tutarını geçemeyeceği gözden uzak tutulmamalıdır.

Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” şeklindeki karar ile verilen karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 01.04.2022 tarih ve E. 2019/234, K.2022/105 sayılı kararı ile
davalı tarafça bozma ilamı öncesi hüküm altına alınan rakam üzerinden davacı tarafından Körfez İcra Müdürlüğünün 2014/1123 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibi neticesinde davaya konu alacak için toplam 77.731,35 TL ödenmiş olup ödeme dava devam ederken yapıldığından davacı kurumun alacağının 23.793,22 TL olduğunun tespiti ile iş bu miktara karşılık gelen kısmın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına fazlaya ilişkin olan 23.489,20 TL tutarındaki talebin ise reddine karar verilmiştir.

A. 2 nci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairenin 15.09.2022 tarih ve E.2022/8304, K.2022/10705 sayılı kararında; “Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan ödemenin icra takibine dayalı olarak yapıldığı, taraflar arasında sulh olmadığı, buna dair bir beyanın da bulunmadığı, neticeten; icradan kurtulmaya yönelik olarak ödeme yapıldığı anlaşılmakla; bozma gerekleri yerine getirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmektedir.” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayılı kararı ile bu nedenle iş kazasının 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğü öncesinde (15.12.2007 tarihinde) meydana geldiği dikkate alındığında, 5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi ile getirilen
“sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” hükmünün iş bu
davada uygulanma olanağı bulunmadığı, dolasıyla da gerçek zarar -dış tavan-
hesaplaması yapılamayacağı, mahkememiz kararını bozan Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere uyulmasına karar verilerek hesaplanan psd üzerinden; davalının tazminle sorumlu
olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı, herhalde 92 inci maddenin uygulanmasından
önceki ilk peşin sermaye değerli gelir tutarını geçemeyeceği kuralı da göz önüne alındığında;
bozma kararına göre tespit edilen 29.741,52 TL.’lik ilk PSD’nin, (29.553,03 + 376,98 /2 = 29.741,52) 92 inci maddenin
uygulanmasından önceki 59.553,03 TL.lik ilk peşin sermaye değerli gelir tutarını
aşmaması nedeniyle 29.741,52 TL’lik ilk PSD. esas alınarak
davalının kusuru oranında davacının 23.793,22 TL rücu alacağının olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı Kurum, eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26 ve 92 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
Eldeki davada, ilk bozma ilamında kazalıya fiili ödeme yapıldığı, 01.10.2008 tarihinde de 506 sayılı Kanun’un 92 inci madde uyarınca gelirin yarıya indirildiğinin anlaşılması karşısında, davalının tazminle sorunlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı; gelirin başladığı tarih itibariyle 92 inci maddeye göre indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödemelerin yarısı ilave edilerek belirlenmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında uyulan bozma ilamı gereği gelir miktarının bu hususlara göre tespiti gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 370 inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
İlk Derece Mahkemesi hükmünün 1 numaralı bendinde yer alan “23.793,35 TL” ibaresi silinerek yerine “25.168,61 TL” ibaresinin,

2 numaralı bendinde yer alan “1.625,32 TL harcın” ibareleri silinerek yerine “1.719,26 TL harcın” ibarelerinin,

3 numaralı bendinde yer alan “1.123,60 TL yargılama giderinin” ibareleri silinerek yerine “1.188,55 TL yargılama giderinin” ibarelerinin,

4 numaralı bendinde yer alan “123,10 TL yargılama giderinin” ibareleri silinerek yerine “114,30 TL yargılama giderinin” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.